Hello...you wanna cup of coffee?
Merhaba...bir fincan kahve?
I'm sorry, would you like a cup of coffee?
pardon, kahve ister misiniz?
Ok you take cream and sugar?
Ya da krema ve şekeri alır mısınız?
In truck stops and hamburger joints
Kamyon durakları ve hamburger yerlerinde
In Cadillac limousines
Cadillac limuzinlerde
In the company of has-beens
Bulunanların şirketinde
And bent-backs and sleeping forms
Ve arka virajlar ve uyku halleri
On pavement steps
Kaldırım basamaklarında
In libraries and railway stations
Kütüphanelerde ve demiryolu istasyonlarında
In books and banks
Kitaplarda ve bankalarda
In the pages of history
Tarihin sayfalarında
In suicidal cavalry attacks
İntiharcı süvari saldırılarında
I recognise...
Tanıyorum
Myself in every stranger's eyes
Kendimi bütün yabancı gözlerde
And now from where I stand
Durduğum yerden
Upon this hill I plundered from the pool
Bu tepeden havuzu talan ediyorum
I look around, I search the skies
Etrafa bakıyorum, gökyüzlerini arıyorum
I shade my eyes, so nearly blind
Gözlerimi gölgeliyorum, neredeyse körüm
And I see signs of half remembered days
Yarı hatırlanan günlerin işaretlerini görüyorum
I hear bells that chime in strange familiar ways
Garip tanıdık yönlerle çalan çanları duyuyorum
I recognise...
Tanıyorum
The hope you kindle in your eyes
Gözlerinin alevindeki umudu
It's oh so easy now
Çok kolay tabi
As we lie here in the dark
Karanlıkta yatarken
Nothing interferes it's obvious
Hiçbir şey karışamaz açıkça
How to beat the tears
Gözyaşlarını geçmek için
That threaten to snuff out
Koklamak için yapılan tehdit
The spark of our love
Aşkımızın kıvılcımı