There was a pretty girl
Güzel bir kız vardı
From some small suburb of Dallas
Dallas'ın küçük varoş mahallesinden
And she came up to New York with a dream
Ve o New York'a bir hayalle geldi
In the confusion and the noise
Karmaşa ve gürültüde
All of her beauty and her poise
Bütün güzelliği ve tedirginliği
Turned grey like snow beside the city street
Şehir caddesiinin yanındaki kar gibi griye döndü
She met a boy named Steven
Steven adında bir çocukla tanıştı
They made love in his apartment
Çocuğun apartmanında sev*ştiler
In a second story walk up out in Queens
Bir saniyelik hikaye Queens'ten yaklaşıyordu
And the things she hoped to find
Ve bulmay umduğu şeyler
Beneath him on that August night
O Ağustos gecesinde onun altındaydı
Was the farthest thing from her
Ondan çok uzakta olan şeydi
As she dressed to leave
O ayrılmak için giyinirken
So she hides her eyes
Gözlerini saklar
Says a slow goodbye
Yavaş bir hoşça kal der
Swears by the morning light, she'll be fine
Sabah ışığında yemin eder, o iyi olacak
At a wedding in Connecticut
Connecticut'ta bir düğünde
The mother of the bride
Gelinin annesi
Daydreams about her husband who just passed
Yeni ölen kocası hakkında hayallere dalar
As she stands to give her toast
O ona kadehini kaldırıp dururken
She says "the only thing I know
O der ki : bildiğim tek şey
Is when you find a love that's worth it
Buna değecek bir aşk bulduğun,
Make it last"
Bunu sonsuza dek yürüt
So she chokes back the tears
O gözyaşlarına boğulur
And speaks of all her daughters years
Ve kızının yıllarını anlatır
Thirty Christmas' of memories that she keeps
Sakladığı 30 Noel'lik anılar
And the speech was sad and sweet
Ve konuşma üzücü ve tatlıydı
She kisses guests as they all leave
Hepsi ayrılırken o konukları öper
Then heads off to her hotel room to weep
Ağlamak için otel odasının yolunu tutar
So she bides her time
Zamanını kollar
Says a slow goodbye
Yavaş bir hoşça kal der
Swears by the morning light, she'll be fine
Sabah ışığında yemin eder, o iyi olacak
Yeah she hides her eyes
Evet gözlerini saklar
Though it's hard some nights
Bazı geceler bu zor olmasına rağmen
She'll take her own sweet time, and she'll be fine
Kendi tatlı zamanını alacak ve iyi olacak
A welder who spent twenty years
30 yıl harcayan bir kaynakçı
Working in an auto plant
Oto tesisinde çalışıyor
Gets laid off on a Thursday afternoon
Çarşamba öğleden sonra parasını alır
And he grips the fourty-five
45ini kavrar
That's rests in the glove box when he drives
O sürdüğünde torpidosunda kalır gerisi
Then puts the gun away and wonders what to do
Sonra silahı çeker ve ne yapacağını merak eder
So he parks in his driveway
Bu yüzden araba yoluna park eder
And head against the steering wheel
Ve direksiyonu karşıya yönlendirir
And tries to think of what to tell his wife
Ve karısına söyleyeceklerini düşünmeyi dener
And in the kitchen, he explains
Ve mutfakta, açıklar
And swears they'll be okay
Ve iyi olacaklarına yemin eder
She says, "you're the only thing I need in this life"
Kadın da der ki : bu hayatta ihtiyacım olan tek şey sensin
So he bides his time
O zamanını kollar
And says a slow goodbye
Ve yavaş bir veda eder
Swears by the morning light, he'll be fine
Gün ışığına iyi olacağına yemin eder
Yes, he hides his eyes
Evet gözlerini saklar
Though it's hard some nights
Bazı geceler zor olmasına rağmen
He'll take his own sweet time, and he'll be fine
Kendi tatlı zamanını alacak ve iyi olacak