I miss the leaves from trees I haven't seen in fifteen years
15 yıldır görmediğim ağaçlardaki yaprakları özledim
Marry themselves to that September scent I used to know so well
Kendileriyle eskiden çok iyi bildiğim o Eylül kokusu için evlenirim
I run a thumb against the grain, my left cheek
Tahıllara karşı bir başmak koşturuyorum, sol yanağım
I haven't shaved in three or four days at this point
Bu noktada 3 ya da 4 gündür traş olmadım
Massachusetts feels so strange right now
Massachusetts şu anda çok tuhaf hissettiriyor
And I stand recalling when the carnival brought mystery and flames
Ve karnaval gizemi ve alevleri getirdiğinde hatırlamayı bırakıyorum
To all three stoplights wide eyed children hold tight some others hands
Bütün 3 stop lambaları, açık gözlü çocuklar diğerlerinin ellerini sıkıca tutuyor
And now as darkness ends I wish that I'd dress warmer
Ve şimdi karanlık biterken, keşke daha sıcak giyinseydim
but I guess there's just some
ama sanırım sadece
lessons I can't learn
öğrenemediğim dersler var
So now I'm cold again, alright
bu yüzden şimdi yine soğuğum, güzel
Close my eyes, and watch the colors change
gözlerimi kapatıyorum ve renklerin değişmesini izliyorum
And It's not that I don't want to wait it's just that I can't bear to change
ve bu beklemek istediğim şey değil, bu sadece değişmeye katlanamadığım şey
Where-ever I go I'm wandering lost
nereye gidersem gideyim, kayıp halde dolaşıyorum
Simple truths and circumstance, things that aren't about romance
basit gerçekler ve koşullari bu şeyler romantizm ile ilgili değil
Where-ever I go this still feels like home to me now
nereye gidersem gideyim bu ,bana göre evmiş gibi hissettirecek hala
Then summer came and went we all were battered by the sense
o zaman yaz geldi ve gitti, hepimiz hırpalandık
that we could not keep holding on
dayanmayı sürdüremediğimiz duygularla
I woke up and it was fall, and I had traveled to the ocean
uyandım ve sonbahardı, ve okyanusa seyahat ettim
I'd been baptized by the fire, that kept on been burning in New England
ateş tarafından vaftiz edildim, Yeni İngiltere'de yanmayı sürdürüyordu
And would never let me sleep at night
ve bana gece uyumama izin vermezdi
Close my eyes, and watch the colors change
gözlerimi kapatıyorum ve renklerin değişmesini izliyorum
And It's not that I don't want to wait it's just that I can't bear to change
ve bu beklemek istediğim şey değil, bu sadece değişmeye katlanamadığım şey
Where-ever I go I'm wandering lost
nereye gidersem gideyim, kayıp halde dolaşıyorum
Simple truths and circumstance, things that aren't about romance
basit gerçekler ve koşullari bu şeyler romantizm ile ilgili değil
Where-ever I go this still feels like home to me now
nereye gidersem gideyim bu ,bana göre evmiş gibi hissettirecek hala
And I said I'd run 'til I'm standing in a cold driving rain
ve dedim ki soğuk süren bir yağmurda durana kadar koştum
That don't need no one else 'cause I can hurt myself
kimseye ihtiyacım yok çünkü kendimi incitebilirim
I'm waiting on salvation that I haven't earned
hak etmediğim kurtuluşu bekliyorum
I am fine, I am fine, this could be so much worse
iyiyim, iyiyim, bu daha kötü olabilirdi
And It's not that I don't want to wait it's just that I can't bear to change
ve bu beklemek istediğim şey değil, bu sadece değişmeye katlanamadığım şey
Where-ever I go I'm wandering lost
nereye gidersem gideyim, kayıp halde dolaşıyorum
Simple truths and circumstance, things that aren't about romance
basit gerçekler ve koşullari bu şeyler romantizm ile ilgili değil
Where-ever I go this still feels like home to me now
nereye gidersem gideyim bu ,bana göre evmiş gibi hissettirecek hala