Calling all olive branches and laid-off doves
Bütün zeytin dallarını ve yatmış güvercinleri çağırıyorum
There is work to do before we say good-bye.
Hoşçakal demeden önce yapılacak bir iş var
But who can see them turning to the face of love?
Ama kim onları aşkın yüzüne döndüklerinde görebilir?
Though I hear them pleading with me, ``Don't let us die,
'Benimle savunduklarını duysam da "Ölmemize izin verme"
As I sit, I can see their troubled souls wander by,
Oturduğumda, sorunlu ruhlarının gezdiğini duyabiliyorum
And I feel them leaning on my shoulder to cry,
Ve omzumda ağlamak için yattıklarını hissediyorum
``Oh, oh one more chance.'"Oh oh bir şans daha"
The naked tree of winter seems to stand so proud,
Kışın çıplak ağacı öyle gururlu duruyor ki
Lording the poor mortal as he goes.
Zavallı ölümlü giderken onu yönetmek
And the tears which well beneath his sombre shroud,
Ve karanlık kefeninin altındaki gözyaşları
Will they fall with the shame of somebody who knows
Bildiği birinin utancıyla düşecekler mi
He can never be like the thought of a rose
Bir gülün düşüncesi gibi olamaz o
Whose beauty remains even though the bloom goes?
Tazelik gitse bile kimin güzelliği aynı kalır?
``Oh, oh one more chance.'"Oh oh bir şans daha"
Oh is it too late to change the way we're bound to go?
Gitmek istediğimiz yönü değiştirmek için çok mu geç?
Is it too late? Then surely one of us must know.
Çok mu geç? O zaman kesinlikle birimiz bilmeli