Send away for a priceless gift
Uzaklardan paha biçilemez bir armağan gönderilmiş
One not subtle, one not on the list
İncelikle olmayan listede bulunmayan
Send away for a perfect world
Mükemmel bir dünya için gönderilmiş
One not simply, so absurd
Basitçe olmayan, Absürdçe
In these times of doing what youre told
Bu aralar sana söylenenleri yapıyorsun
Keep these feelings, no one knows
Bu duyguları sakla, kimse bilmesin
What ever happened to the young mans heart
Genç adamın yüreğine ne olduysa
Swallowed by pain, as he slowly fell apart
Acıyla yutulmuş ve yavaşca onun bir parçası olmuş.
And Im staring down the barrel of a 45,
Bir 45liğin namlusunun önünde duruyorum
Im swimming through the ashes of another life
Başka bir hayata doğru tozlu yollardan yüzüyorum
Theres no real reason to accept the way things have changed
Koşulların değişme şeklini kabullenmenin gerçekci bir şekli yok
Staring down the barrel of a 45
Bir 45liğin namlusunun önünde dururken
Send a message to the unborn child Doğmamış çocuğa mesajı ilet
Keep your eyes open for a while Gözlerini dört aç bir süre
In a box high up on the shelf, left for you, no one else
Üst rafda senin için bırakılmış bir kutu var
Theres a piece of a puzzle known as life
Orada hayat denilen bir yap-bozun parcaları var.
Wrapped in guilt, sealed up tight
Suçluluğa doğrultulmuş, sıkıca mühürlenmiş
What ever happened to the young mans heart
Genç adamın yüreğine ne olduysa
Swallowed by pain, as he slowly fell apart
Acıyla yutulmuş ve yavaşca onun bir parçası olmuş
Everyones pointing their fingers Herkes parmağını doğrultuyor
Always condemning me
Her zaman beni suçluyorlar
And nobody knows what I believe
Ve kimse bilmiyor benim neye inandığımı
I believe
İnanıyorum