내 세상에 새로운 빛이 번져오는 소리
dünyama yeni bir ışığın doğmasının sesi
뭔가 색다른 예감
bir şeylerin farklı olduğunu seziyorum
믿기 힘든 강렬한 이끌림
inanması zor gülçü bir çekim
꿈을 꾸는 것 같아
hayal kurmuşum gibi
좀 더 가까이 Baby
biraz daha yaklaş bebeğim
저 아름다운 빛 너머
o güzel ışıltının ötesinde
눈이 부신 빛 너머 (넌)
göz kamaştırıcı ışıltının ötesinde (sen)
아주 잠깐이라도
çok kısa süre için bile olsa
두 눈이 마주치면 Oh
gözlerimiz buluşursa oh
날 감싸는 이 설렘과
beni saran bu heyecanla
천국 같은 이 느낌 네게 주고파 Baby
cennetimsi bu hissi sana vereceğim bebeğim
서로를 몰랐던
birbirimizi tanımadığımız
시간을 넘어
zamanları aşarak
세상 가장 가까이 다가와 줄래
dünyada, en yakınıma gelir misin?
초콜릿처럼
çikolata gibi
Sweet 한 Emotion
tatlı bir duygu
나만이 줄 수 있는 모든 걸 줄게 Eh eh woo woo
benim verebileceğim her şeyi vereceğim eh eh woo woo
I can make you Feel Good (내 눈빛 You want it)
seni iyi hissettirebilirim (bakışlarım, bunu istiyorsun)
I can make you Feel Good (이 온기를 I got it)
seni iyi hissettirebilirim (bu sıcaklık, anladım)
I can make you Feel Good (내 손길 You want it)
seni iyi hissettirebilirim (bakışlarım, bunu istiyorsun)
I can make you Feel Good (이 향기를 I got it)
seni iyi hissettirebilirim (bu kokuyu, anladım)
마치 신의 선물 같은 두근거림
tanrıdan bir hediye gibi, çarpan
메아리치는 선율 같은 심장소리
melodi ekosu gibi olan kalbimin sesi
왠지 너는 뭔가 달라 Girl I need ya
nedense sende bir şeyler farklı, kızım sana ihtiyacım var
놀라운 이 느낌 궁금하지 않니
şaşırtıcı bu hissi merak etmiyor musun?
한걸음 더 난 To you
bir adım daha atıyorum, sana
환상이 아닌 It's true
bir hayal değil, gerçek bu
(Oh yeah) 너란 빛에 눈이 먼
(oh evet) ışıltınla gözlerim kamaşıyor
(Oh yeah) 내 주위를 맴도는 너
(oh evet) etrafımı sardın
서로를 몰랐던
birbirimizi tanımadığımız
시간을 넘어
zamanları aşarak
세상 가장 가까이 다가와 줄래
dünyada, en yakınıma gelir misin?
초콜릿처럼
çikolata gibi
Sweet 한 Emotion
tatlı bir duygu
나만이 줄 수 있는 모든 걸 줄게 Eh eh woo woo
benim verebileceğim her şeyi vereceğim eh eh woo woo
I can make you Feel Good (내 눈빛 You want it)
seni iyi hissettirebilirim (bakışlarım, bunu istiyorsun)
I can make you Feel Good (이 온기를 I got it)
seni iyi hissettirebilirim (bu sıcaklık, anladım)
I can make you Feel Good (내 손길 You want it)
seni iyi hissettirebilirim (bakışlarım, bunu istiyorsun)
I can make you Feel Good (이 향기를 I got it)
seni iyi hissettirebilirim (bu kokuyu, anladım)
Make you Feel Good (I can make you Feel Good)
seni iyi hissettirmek (seni iyi hissettirebilirim).
Make you Feel Good (I can make you Feel Good)
seni iyi hissettirmek (seni iyi hissettirebilirim).
그 어떤 언어로도 설명이 안 돼
hiç bir dille açıklayamam seni
I can make you Feel Good (내 눈빛 You want it)
seni iyi hissettirebilirim (bakışlarım, bunu istiyorsun)
I can make you Feel Good (이 온기를 I got it)
seni iyi hissettirebilirim (bu sıcaklık, anladım)
I can make you Feel Good (내 손길 You want it)
seni iyi hissettirebilirim (bakışlarım, bunu istiyorsun)
I can make you Feel Good (이 향기를 I got it)
seni iyi hissettirebilirim (bu kokuyu, anladım)
Make you Feel Good (I can make you Feel Good)
seni iyi hissettirmek (seni iyi hissettirebilirim).
Make you Feel Good (I can make you Feel Good)
seni iyi hissettirmek (seni iyi hissettirebilirim).