Hey, oh
Let me tell you no
-Sana hayır dememe izin ver!
Oh baby
-Oh, bebeğim!
Trying to decide, trying to decide
-Karar vermeyi deniyorum! Karar vermeyi deniyorum!
If I really want to go out tonight
-Eğer bu gece gerçekten dışarı çıkmak istiyorsam
I never used to go out, without you
-Asla dışarı sensiz çıkmazdım.
I'm not sure I remember how to
-Nasıl olduğunu hatırladığımdan emin değilim.
I'm gonna be late, gonna be late
-Geç kalacağım, geç kalacağım.
But, all my girls gonna have to wait
-Ama tüm kızlar beklemek zorundadır.
Cause, I dont know if I my outfit
-Çünkü tamteçhizatım yerinde mi bilmiyorum.
I tried everything in my closet
-Dolabımdaki herşeyi denedim.
Nothing feels right when I'm not with you
-Sensiz olduğumda hiçbirşey iyi hissettirmiyor.
Sick of this dressthese Jimmy Choos
-Şu Jimmy Choos elbiseden sıkıldım.
Taking them off, cause I feel a fool
-Onları çıkarmak istiyorum, çünkü bir budala olduğumu hissediyorum.
Trying to dress up, when I'm missing you
-Giyinip kuşanmayı deniyorum seni özlediğimde.
I'm a step out of this lingerie
-Gecelikten dışarı çıkıyorum.
Curl up in a ball with something Hanes
-Bir top gibi kıvrılıyorum Hanesle.
In bed I lay, with nothing but, your T-Shirt on
-Yatakta yatıyorum senin tişörtün dışında üstümde birşey yok.
Oh, with nothing but, your T-Shirt on
-Oh, sadece senin tişörtünü giyiyorum.
Hey, gotta be strong, gotta be strong
-Hey, güçlü olmak zorundayım, güçlü olmak zorundayım.
But, I'm really hurting now that your gone
-Ama gerçekten canım acıyor, gittiğin için.
I thought maybe I'd do some shopping
-Belki alışveriş yapardım diye düşündüm.
But, I didn't get pass the door and
-Ama kapıdan geçip gidemedim ve
Now I dont know, now I don't know
-Şimdi bilmiyorum, bilmiyorum şuan.
If I'm ever gonna let you go
-Eğer hep gitmene izin verirsem
And I couldn't even leave my apartment
-Apartman dairemden çıkamam bile.
I'm stripped down, torn up about it
-Kıyafetlerimi çıkardım, deşip döktüm.
Nothing feels right when I'm not with you
-Sensiz olduğumda hiçbirşey iyi hissettirmiyor.
Sick of this dressthese Jimmy Choos
-Şu Jimmy Choos elbiseden sıkıldım.
Taking them off, cause I feel a fool
-Onları çıkarmak istiyorum, çünkü bir budala olduğumu hissediyorum.
Trying to dress up, when I'm missing you
-Giyinip kuşanmayı deniyorum seni özlediğimde.
I'm a step out of this lingerie
-Gecelikten dışarı çıkıyorum.
Curl up in a ball with something Hanes
-Bir top gibi kıvrılıyorum Hanesle.
In bed I lay, with nothing but, your T-Shirt on
-Yatakta yatıyorum senin tişörtün dışında üstümde birşey yok.
Oh, with nothing but, your T-Shirt on
-Oh, sadece senin tişörtünü giyiyorum.
Trying to decide, trying to decide
-Karar vermeyi deniyorum! Karar vermeyi deniyorum!
If I really want to go out tonight
-Eğer bu gece gerçekten dışarı çıkmak istiyorsam
I couldn't even leave my apartment
-Apartman dairemden çıkamam bile.
I'm stripped down, torn up about it
-Kıyafetlerimi çıkardım, deşip döktüm.
Nothing feels right when I'm not with you
-Sensiz olduğumda hiçbirşey iyi hissettirmiyor.
Sick of this dressthese Jimmy Choos
-Şu Jimmy Choos elbiseden sıkıldım.
Taking them off, cause I feel a fool
-Onları çıkarmak istiyorum, çünkü bir budala olduğumu hissediyorum.
Trying to dress up, when I'm missing you
-Giyinip kuşanmayı deniyorum seni özlediğimde.
I'm a step out of this lingerie
-Gecelikten dışarı çıkıyorum.
Curl up in a ball with something Hanes
-Bir top gibi kıvrılıyorum Hanesle.
In bed I lay
-Yatağın içinde yatıyorum.
Hey, hey
Nothing feels right when I'm not with you
-Sensiz olduğumda hiçbirşey iyi hissettirmiyor.
Sick of this dressthese Jimmy Choos
-Şu Jimmy Choos elbiseden sıkıldım.
Taking them off, cause I feel a fool
-Onları çıkarmak istiyorum, çünkü bir budala olduğumu hissediyorum.
Trying to dress up, when I'm missing you
-Giyinip kuşanmayı deniyorum seni özlediğimde.
I'm a step out of this lingerie
-Gecelikten dışarı çıkıyorum.
Curl up in a ball with something Hanes
-Bir top gibi kıvrılıyorum Hanesle.
In bed I lay, with nothing but, your T-Shirt on
-Yatakta yatıyorum senin tişörtün dışında üstümde birşey yok.
Oh, with nothing but, your T-Shirt on
-Oh, sadece senin tişörtünü giyiyorum.
Let me tell you know
-Bildiğini söylememe izin ver
With nothing but, your T-Shirt on
-Senin tişörtün dışında birşey yok üstümde.