Murder at your every foot step.
Her adımında cinayet.
A child's toy sudden death.
Bir çocuğun oyuncağı ani ölüm.
Sniper blazes you through your knees
Keskin nişancı dizlerinin üzerinden seni yakar
Falling down can you feel the heat,
Düşmek sıcağı hissedebiliyor musun?
Burn!
Yanmak!
Ambushed by the spray of lead
Kurşun spreyi ile pus
Count the bullet holes in your head.
Kafanızdaki mermi deliklerini sayın.
Offspring sent out to cry,
Yavruları ağlamaya gönderdi,
Living mandatory suicide.
Yaşayan zorunlu intihar.
Suicide. [x 4]
İntihar. [x 4]
LEAD: HANNEMAN
KURŞUN: HANNEMAN
Holes burn deep in your chest,
Delikler göğsünüzde derin yanıyor,
Raked by machine gun fire.
Makineli tüfek ateşi ile tırmıkla.
Screaming soul sent out to die,
Çığlık atan ruh ölüme gönderildi,
Living mandatory suicide.
Yaşayan zorunlu intihar.
Suicide. [x 4]
İntihar. [x 4]
LEAD: HANNEMAN
KURŞUN: HANNEMAN
[Spoken:]
[Konuşulmuş:]
Lying, dying, screaming in pain.
Yalan, ölmek, acı içinde çığlık atmak.
Begging, pleading, bullets drop like rain.
Yalvarıyor, yalvaran, mermiler yağmura benziyor.
Mines explode, pain sheers through your brain,
Madenler patlar, acılar beyninden geçer,
Radical amputation, this is insane.
Radikal amputasyon, bu delilik.
Fly swatter stakes drive through your chest.
Sineklikli kazık yığınları göğsünüzden geçer.
Spikes impale you as you're forced off the crest.
Çiviler, sorguçtan çıkmaya zorladığınız için sizi cesaretlendirir.
Soldier of misfortune
Talihsiz Asker
Hunting with bated breath.
Nefesi kesilerek avlanma.
A vile smell, like tasting death.
Kötü bir koku, tadı ölmek gibi.
Dead bodies, dying and wounded
Ölü bedenler, ölüyor ve yaralandı
Litter the city streets
Şehrin sokaklarını çöpleyin
Shattered glass, bits of clothing and human deceit.
Parçalanmış cam, giysi parçaları ve insan aldatmacası.
Dying [in] terror,
[İn] terörden ölmek,
Blood's cheap, it's everywhere.
Kan ucuz, her yerdeler.
Mandatory suicide, massacre on the front line.
Zorunlu intihar, cephe hattında katliam.