I've waited a hundred years
Bir yüz yıl bekledim.
But I'd wait a million more for you
Ama senin için bir milyon daha beklerim.
Nothing prepared me for the privilege of being yours
Senin olma ayrıcalığına hiç bir şey beni hazırlamadı.
If I had only felt the warmth within your touch
Eğer dokunuşundaki sıcaklığı hissetmiş olsaydım,
If I had only seen how you smile when you blush
Kızardığında nasıl gülümsediğini görmüş olsaydım,
Or how you curl your lip when you concentrate enough
Ya da konsantre olduğunda dudağını nasıl kıvırdığını,
I would have known what I was living for
Ne için yaşadığımı biliyor olurdum
What I've been living for
Ne için yaşadığımı.
Your love is my turning page
Senin aşın benim için yeni bir sayfa
Only the sweetest words remain
Sadece tatlı sözcüklerden oluşan
Every kiss is a cursive line
Her öpücük çizilen bir çizgi,
Every touch is a redefining phrase
Her dokunuş yeniden tanımlama.
I surrender who I've been for who you are
Senin için olduğum kişiye teslim olurum
Nothing makes me stronger than your fragile heart
Hiçbir şey beni senin kırılgan kalbinden daha güçlü yapamaz
If I had only felt how it feels to be yours
Eğer senin olmanın nasıl hissettirdiğini hissetmiş olsaydım
I would have known what I've been living for all along
Bunca zaman ne için yaşamış olduğumu bilirdim
What I've been living for
Ne için yaşadığımı
We're tethered to the story we must tell
Anlatmamız gereken hikaye konusunda sıkıntılıyız,
When I saw you well I knew we'd tell it well
Seni iyi gördüğüm zaman, düzgünce anlatabileceğimizi biliyorum.
With the whisper we will tame the vicious scenes
Fısıltıyla fena anları yumuşatacağız,
Like a feather bringing kingdoms to their knees
Krallıkları dize getiren bir tüy gibi.