We Are Not Your Kind
-Sizin Türünüz Değiliz
I'm never enough
-Asla yeterli değilim
You bleed me dry, using me up
-Bütün her şeyime sahip oluyorsun, beni bitiriyorsun
Dissatisfied, and used
-Memnuniyetsiz, ve kullanılmış
Another key to the empty spot in you
-İçindeki boş nokta için başka bir anahtar
I'm sick as a fuck
-Hayvan gibi hastayım
I'm in my prime, what do you want?
-En iyi zamanımdayım, ne istiyorsun?
I guess it's time, to see
-Sanırım zamanı, görmenin
If you're lost in hell you'll find no peace
-Cehennemde kaybolursan huzur bulamayacaksın
Ooh, wade through hate and fear
-Ooh, nefret ve korkuyla başa çıkmaya çalışıyorum
I haven't felt like this in years
-Yıllardır böyle hissetmemiştim
Not much left, so uprooted
-Fazla bir şey kalmadı, kökünden çok sökülmüş
Fists clenched tight in the pockets of my hoodie
-Yumruklarım kapüşonlumun ceplerinde sımsıkı sıkılı
And I know where I need to go
-Ve nereye gitmem gerektiğini biliyorum
But the voice of reason can't say no
-Ama aklın sesi hayır diyemez
It's in the eyes, and heart
-Gözlerde, ve kalpte
Just the latest psycho off the charts
-Sadece listelerdeki son psikopat
That's what you do best!
-En iyi yaptığın şey bu!
A home like yours is upside down
-Seninki gibi başaşağı bir ev
Too much animosity
-Çok fazla kin var
Nobody does it better than the enemy
-Kimse düşmandan daha iyisini yapamaz
A hope like yours won't help me now
-Seninki gibi bir umut şimdi bana yardım etmeyecek
You can do your worst to me
-Bana en kötüsünü yapabilirsin
At the end of the day, that's what you do best
-Günün sonunda, en iyi yaptığın şey bu
A home like yours is upside down
-Seninki gibi başaşağı bir ev
Too much animosity
-Çok fazla kin var
Nobody does it better than the enemy
-Kimse düşmandan daha iyisini yapamaz
A hope like yours won't help me now
-Seninki gibi bir umut şimdi bana yardım etmeyecek
You can do your worst to me
-Bana en kötüsünü yapabilirsin
At the end of the day, that's what you do best
-Günün sonunda, en iyi yaptığın şey bu
I know, and even if I didn't
-Biliyorum, ve bilmeseydim bile
I would lie so, many would believe it
-Yalan söylerdim, çoğu da inanırdı
Stand up and resist the chains
-Ayağa kalk ve zincirlerine diren
Of all the people in belligerent sick restraint
-Savaşanların hastalıklı kısıtlamarında olan tüm insanların
I wasn't enough
-Yeterli değildim
You bled me dry, which way is up?
-Her şeyime sahip oldun, çıkar yol neresi?
Oh, you're a lie, and fake
-Oh, sen bir yalansın, ve sahtesin
I hope the truth is not too late
-Umarım bu gerçek için çok geç değildir
That's what you do best!
-En iyi yaptığın şey bu!
A home like yours is upside down
-Seninki gibi başaşağı bir ev
Too much animosity
-Çok fazla kin var
Nobody does it better than the enemy
-Kimse düşmandan daha iyisini yapamaz
A hope like yours won't help me now
-Seninki gibi bir umut şimdi bana yardım etmeyecek
You can do your worst to me
-Bana en kötüsünü yapabilirsin
At the end of the day, that's what you do best
-Günün sonunda, en iyi yaptığın şey bu
A home like yours is upside down
-Seninki gibi başaşağı bir ev
Too much animosity
-Çok fazla kin var
Nobody does it better than the enemy
-Kimse düşmandan daha iyisini yapamaz
A hope like yours won't help me now
-Seninki gibi bir umut şimdi bana yardım etmeyecek
You can do your worst to me
-Bana en kötüsünü yapabilirsin
At the end of the day, that's what you do best
-Günün sonunda, en iyi yaptığın şey bu
That's what you do best!
-En iyi yaptığın şey bu!
That's what you do best...
-En iyi yaptığın şey bu...
That's what you do best... Hahahahahaha...
-En iyi yaptığın şey bu... Hahahahahaha...
(WHY) Why was it easy for you?
-(BEN) Neden senin için kolaydı?
(DID) Did I deserve the abuse?
-(NEDEN) İstismarı hak ettim mi?
(I) I can't believe I let it
-(SENİN) İzin verdiğime inanamıyorum
(NOT) Not what I wanted
-(GERÇEK) İstediğim şey değildi
(SEE) See through your bullshit
-(YÜZÜNÜ) Saçmalıklarını gör
(YOUR) You're so traumatic
-(ÇOK) Çok travmatiksin
(TRUE) True to your form of
-(GEÇ) Şekline uygun
(FACE) Every consequence
-(OLANA) Her sonuç
(UN) Unintimidated
-(KA) Tepkisiz
(TIL) Till the very end
-(DAR) En sonuna kadar
(IT) It'll never happen
-(GÖR) Asla gerçekleşmeyecek
(WAS) Was it all a lie?
-(E) Hepsi bir yalan mıydı?
(TOO) Many motherfuckers
-(ME) Bir sürü orospu çocuğu
(LATE) That's what you do best!
-(DİM) En iyi yaptığın şey bu!
(LIE) That's what you do best!
-(YALAN) En iyi yaptığın şey bu!
(LIE) That's what you do best!
-(YALAN) En iyi yaptığın şey bu!
Oh, that's what you do best!
-Oh, en iyi yaptığın şey bu!
A home like yours is upside down
-Seninki gibi başaşağı bir ev
Too much animosity
-Çok fazla kin var
Nobody does it better than the enemy
-Kimse düşmandan daha iyisini yapamaz
A hope like yours won't help me now
-Seninki gibi bir umut şimdi bana yardım etmeyecek
You can do your worst to me
-Bana en kötüsünü yapabilirsin
At the end of the day, that's what you do best
-Günün sonunda, en iyi yaptığın şey bu
A home like yours is upside down
-Seninki gibi başaşağı bir ev
Too much animosity
-Çok fazla kin var
Nobody does it better than the enemy
-Kimse düşmandan daha iyisini yapamaz
A hope like yours won't help me now
-Seninki gibi bir umut şimdi bana yardım etmeyecek
You can do your worst to me
-Bana en kötüsünü yapabilirsin
At the end of the day, that's what you do best
-Günün sonunda, en iyi yaptığın şey bu
A home like yours is upside down
-Seninki gibi başaşağı bir ev
Too much animosity
-Çok fazla kin var
Nobody does it better than the enemy
-Kimse düşmandan daha iyisini yapamaz
A hope like yours won't help me now
-Seninki gibi bir umut şimdi bana yardım etmeyecek
You can do your worst to me
-Bana en kötüsünü yapabilirsin
At the end of the day, that's what you do best
-Günün sonunda, en iyi yaptığın şey bu
That's what you do,
-En iyi yaptığın şey bu,
That's what you do best!
-En iyi yaptığın şey bu!
(What you, do best
-(Yapabildiğin, en iyi şey
What you, do best) Yeah!
-Yapabildiğin, en iyi şey) Evet!
(What you, do best
-(Yapabildiğin, en iyi şey
What you, do best
-Yapabildiğin, en iyi şey
What you, do best
-Yapabildiğin, en iyi şey
What you, do best)
-Yapabildiğin, en iyi şey)
That's what you do best!
-En iyi yaptığın şey bu!
That's what you do best!
-En iyi yaptığın şey bu!