Alone with my thoughts this evening
I walked on the banks of Tyne
I wondered how I could win you
Or if I could make you mine
Or if I could make you mine
Bu akşam düşüncelerimle başbaşayım
Tyne nehrinin kıyısında yürüdüm
Seni nasıl kazanabileceğimi düşündüm durdum
Veya seni benim yapıp yapamayacağımı
Veya seni benim yapıp yapamayacağımı
The wind it was so insistent
With tales of a stormy south
But when I spied two birds in a sycamore tree
There came a dryness in my mouth
Came a dryness in my mouth
Rüzgar çok ısrarcıydı
Güneydeki fırtınaların hikayeleriyle
Ama bir çınarın dalında duran iki kuşu gördüğümde
Ağzımda bir kuruluk oluştu
Ağzımda kuraklık oldu
For then without rhyme or reason
The two birds did rise up to fly
And where the two birds were flying
I swear I saw you and I
I swear I saw you and I
Çünkü herhangi bir sebebi yokken
İki kuş kanatlanıp uçtu
Ve bu iki kuşun uçtuğu yerde
Yemin ediyorum sen ve beni gördüm
Yemin ediyorum sen ve beni gördüm
I walked out this morning
It was like a veil had been removed from before my eyes
For the first time I saw the work of heaven
In the line where the hills had been married to the sky
And all around me every blade of singing grass
Was calling out your name and that our love would always last
And inside every turning leaf
Is the pattern of an older tree
The shape of our future
The shape of all our history
And out of the confusion
Where the river meets the sea
Came things I'd never seen
Things I'd never seen
Bu sabah dışarıda yürümeye çıktım
Sanki gözlerim önünden bir örtü kaldırılmış gibiydi
Tepelerin gökyüzü ile evlendikleri ufukta
İlk defa gördüm cennetin işini
Ver herbir yanımda
Rüzgarda salınan çimenler
Senin adını ve aşkımızın daima süreceğini söylüyorlardı
Ve her bir yaprağın içinde
Daha yaşlı bir ağacın deseni var
Geleceğimizin deseni
Bütün geçmişimizin deseni
Ve nehrin denize kavuştuğu karmaşadan
Henüz hiç görmediğim şeyler çıktı geldi
Henüz hiç görmediğim şeyler
I was brought to my senses
I was blind but now that I can see
Every signpost in nature
Said you belong to me
Aklım başıma geldi
Daha önceleri kördüm ama artık görebiliyorum
Doğadaki bütün işaretler
Senin bana ait olduğunu söylüyordu
I know it's true
It's written in a sky as blue
As blue as your eyes, as blue as your eyes
If nature's red in tooth and claw
Like winter's freeze and summer's thaw
The wounds she gave me
Were the wounds that would heal me
And we'd be like the moon and sun
And when our courtly dance had run
Its course across the sky
Then together we would lie
And out of the confusion
Where the river meets the sea
Something new would arrive
Something better would arrive
Biliyorum bu doğru
Mavi gökyüzünde yazıyor bu
Gözlerin kadar mavi
Gözlerinin içi kadar mavi
Eğer doğa dişi ve tırnağıyla kırmızıysa
Kışın dondurması ve yazın çözmesi gibi
Onun bana verdiği yaralar
Beni iyileştirecek yaralardı
Ve biz ay ve güneş gibi oluruz
Ve flörtleşmeli dansımız
Gökyüzünde sona erdiğinde
Birlikte uzanırız
Ve nehrin deniz ile kavuştuğu karmaşadan
Yeni bir şey çıkar gelir
Daha iyi bir şey çıkar gelir
I was brought to my senses
I was blind but now that I can see
Every signpost in nature
Said you belong to me
Aklım başıma geldi
Daha önceleri kördüm ama artık görebiliyorum
Doğadaki bütün işaretler
Senin bana ait olduğunu söylüyordu