Le vase où meurt cette verveine
D'un coup d'éventail fut fêlé;
Le coup dut l'effleurer à peine :
Aucun bruit ne l'a révélé.
Mais la légère meurtrissure,
Mordant le cristal chaque jour,
D'une marche invisible et sûre,
En a fait lentement le tour.
Son eau fraîche a fui goutte à goutte,
Le suc des fleurs s'est épuisé;
Personne encore ne s'en doute,
N'y touchez pas, il est brisé.
Souvent aussi la main qu'on aime,
Effleurant le cœur, le meurtrit;
Puis le cœur se fend de lui-même,
La fleur de son amour périt.
Toujours intact aux yeux du monde,
Il sent croître et pleurer tout bas
Sa blessure fine et profonde;
Il est brisé, n'y touchez pas.
Bu mine çiçeğinin ölmekte olduğu vazo
Bir yelpaze darbesiyle çatladı;
Darbe ancak değdi ona:
Ele vermedi hiçbir ses onu.
Ama hafif bere,
Görünmez ve emin ilerleyişiyle,
Isırarak her gün kristali,
Dolandı yavaşça etrafını.
Damla damla kaçtı serin suyu,
Çiçeklerin özsuyu tükendi;
Kimse kuşku duymadı henüz,
Dokunmayın ona, kırıktır.
Çoğu zaman sevilen el de,
Dokunurken kalbe, onu incitir;
Sonra kalp kendinden yarılır,
Can verir aşkının çiçeği.
El değmemiş herkesin gözünde hep,
Sessizce ince ve derin yarasının
Büyüdüğünü ve ağladığını hisseder o;
Kırıktır, dokunmayın ona.