[1.Kıta - Kool Shen]
A l'aube de l'an 2000
2000 yılının şafağında (hemen başında)
Pour les jeunes c'est plus le même deal
Gençler için artık işler aynı değil
Pour celui qui traîne, comme pour celui qui file
Serserilik edenler için de doğruca onların peşine takılanlar için de
Tout droit, de tout façon y a plus de boulot
Her halükarda artık çalışacak iş yok
La boucle est bouclée, le système a la tête sous l'eau
Başladığımız yere geri döndük, sistem tıkandı
Et les jeunes sont saoulés, salis sous le silence
Ve gençler sarhoş,kirlenmiş,sessizlik içinde
Seule issue la rue même quand elle est en sang
Kan içinde olduğu zaman bile sokaklar tek çıkış yoludur
C'est pas un souci pour ceux qui s'y sont préparés, si ça se peut
Buna hazırlananlar için sorun değil, eğer hazır olabilirsek
Certains d'entre eux même s'en sortiront mieux
Aralarından bazıları daha iyi üstesinden gelecektir
Mais pour les autres, c'est clair, ça sera pas facile
Ama diğerleri için, açıkçası kolay olmayacaktır
Faut pas se voiler la face, il suffit pas de vendre des "kil"
Yüzünü gizlememek lazım, kilolarca mal satmak yetmez
Faut tenir le terrain pour le lendemain
Sonraki gün için sahayı elde tutmak gerek
S'assurer que les siens aillent bien
Adamlarının iyi olduğundan emin olmak
Éviter les coups de surin
Bıçak darbelerinden sakınmak
Afin de garder son bien intact
Malını mülkünü sağlam halde tutmak için
Son équipe compacte, soudée, écoute de scanner pour garder le contact
Kenetlenmiş,kaynaşmış bir ekip,irtibatı korumak için veya harekete geçmeye
Ou décider de bouger, éviter les zones rouges, et
karar vermek için telsizi dinlemek,kırmızı bölgelerden sakınmak
Surtout jamais prendre de congés
Ve özellikle asla izin almamak
C'est ça que tu veux pour ton fils ?
Oğlun için istediğin bu mu ?
C'est comme ça que tu veux qu'il grandisse ?
Oğlunun bu şekilde mi büyümesini istiyorsun ?
J'ai pas de conseil à donner, mais si tu veux pas qu'il glisse
Verecek bir tavsiyem yok ama oğlunun ayağının kaymasını istemiyorsan
Regarde-le, quand il parle, écoute-le !
Bak ona, konuştuğu zaman dinle onu
Le laisse pas chercher ailleurs, l'amour qu'y devrait y avoir dans tes yeux
Senin gözlerinde sahip olması gereken sevgiyi başka yerde aramasına izin verme
[Nakarat - Kool Shen & Angie Cazaux-Berthias]
Laisse pas traîner ton fils
Oğlunun serserilik etmesine izin verme
Si tu ne veux pas qu'il glisse
Oğlunun ayağının kaymasını ve
Qu'il te ramène du vice
Kötülük getirmesini istemiyorsan
Laisse pas traîner ton fils
Serserilik etmesine izin verme
Si tu veux pas qu'il glisse
Ayağının kaymasını istemiyorsan eğer
[2.Kıta - JoeyStarr]
Putain, c'est en me disant :"J'ai jamais demandé à t'avoir !"
Lanet olsun, bana 'senin gibi oğlum olmasını hiç istemedim” diyerek
C'est avec ces formules, trop saoulées, enfin faut croire
Bu sarhoş sözlerle babamın, sokağa bağlanmama
Que mon père a contribué à me lier avec la rue
Katkıda bulunduğuna inanmak gerek
J'ai eu l'illusion de trouver mieux, j'ai vu
Daha iyisini bulduğum yanılgısına düştüm
Ce qu'un gamin de quatorze ans, avec le décalage de l'âge
Yaşıyla uygunsuz olmakla birlikte 14 yaşındaki bir çocuğun görebileceği
Peut entrevoir, c'était comme un mirage
Şeyleri gördüm, bu bir serap gibiydi
Plus d'interdit, juste avoir les dents assez longues
Artık yasak yoktu.Sadece, hayatı kıtır kıtır yemek ve
Pour croquer la vie, profiter de tout ce qui tombe
Düşen her şeyden faydalanmak için uzun dişlere sahip olmak vardı
La rue a su me prendre car elle me faisait confiance
Sokak beni kapmayı bildi, çünkü bana güveniyordu
Chose qui avec mon père était comme de la nuisance
Babamla olan şey bela gibiydi
Aucun d'entre nous n'a voulu recoller les morceaux
Aramızdan hiçbiri parçaları tekrar yapıştırmak istemedi
Toute tentative nous montrait qu'on avait vraiment trop d'ego
Bütün girişimler egomuzun gerçekten çok yüksek olduğunu gösteriyordu
Mon père n'était pas chanteur, il aimait les sales rengaines
Babam şarkıcı değildi,(ama) durmadan aynı sözleri tekrarlamayı severdi
Surtout celles qui vous tapent comme un grand coup de surin en pleine poitrine
Özellikle de göğsünüzün ortasına bıçak darbesi gibi vuran sözleri
Croyant la jouer fine. Il ne voulait pas, ne cherchait même pas
İyi oynadığına inanarak, aile bağlarını kesen şu lanet gururuna
A ranger ce putain d'orgueil qui tranchait les liens familiaux
Bir çeki düzen vermeye bile çalışmıyordu, istemiyordu
Chaque jour un peu plus
Her gün biraz daha fazla
J'avais pas l'impression d'être plus coté qu'une caisse à l'argus
Fiyat listesinde eski bir arabadan daha değerli olmadığım izlenimim vardı
Donc j'ai dû renoncer, trouver mes propres complices
Bu durumda vazgeçmek ve suç ortaklarımı, ayağımızın birlikte kayacağı
Mes partenaires de glisse
Partnerleri bulmak zorunda kaldım
Désolé si je m'immisce
Söze izinsiz girdiysem özür dilerim
[Nakarat ]
[ 3.Kıta - Kool Shen]
Que voulais-tu que ton fils apprenne dans la rue?
Oğlunun sokakta ne öğrenmesini isterdin ?
Quelles vertus croyais-tu qu'on y enseigne ?
Sokakta hangi erdemlerin öğretildiğini sanıyordun ?
T'as pas vu comment ça pue dehors
Dışarının nasıl pis koktuğunu görmedin mi ?
Mais comment ça sent la mort ?
Ama ölüm nasıl kokar ?
Quand tu respires ça, mec, t'es comme mort-né
Bunu soluduğun zaman, adamım, ölü doğmuş gibi olursun
Tu finis borné
Kısıtlanmış olursun
A force de tourner en rond
Dolana dolana
Ton cerveau te fait défaut, puis fait des bonds
Beynin arıza yapar sonra da hoplar (delirirsin)
Et c'est vraiment pas bon quand t'en perd le contrôle
Ve kontrolü kaybettiğin zaman bu gerçekten iyi olmaz
Quand pour les yeux des autres, tu joues de mieux en mieux ton role
Başkalarının güzel hatırı için rolünü gittikçe daha iyi oynadığın zaman
Ton role de "caillera", juste pour ne pas
İşin sağlamlaşacak, sadece sana şunu
Qu'on te dise : "Voilà tu fais plus partie de la "mille-fa" d'en bas"
Söylemesinler diye : 'işte, artık grubun alt sınıftan bir üyesi değilsin”
C'est dingue mais c'est comme ça
Bu delilik ama durum böyle işte
Sache qu'ici-bas, plus qu'ailleurs, la survie est un combat
Bil ki burada hayatta kalmak, temelinde bel altı vuruşlar,
A base de coups bas, de coups de "ton-ba"
Sopa darbeleri olan başka yerlerdekinden daha büyük bir mücadeledir
D'esquives et de "Paw !" de putains de "ston-bas"
Kaçıp kurtulmalar ve 'paat ! ' sesleri, lanet olası sokak kavgaları
Laisse pas traîner ton fils
Oğlunun serserilik etmesine izin verme
Si tu veux pas qu'il glisse
Ayağının kaymasını ve
Qu'il te ramène du vice
Sana kötülük getirmesini istemiyorsan eğer
Non laisse pas traîner ton fils
Oğlunun serserilik etmesine izin verme
Çeviren :Ahmet KADI