[S] >  [Swallow The Sun Şarkı Çevirileri] > Plague Of Butterflies Şarkı Çevirisi
Sponsored Links

Swallow The Sun - Plague Of Butterflies

Gönderen:mtoyanik
Eklendi:
Yeni Çeviri Eklemek İçin Tıklayın Çeviri Ekle      Hata DüzeltHata Düzelt
I. Losing the Sunsets

Cold was the air that the evening wind brought,
Soğuktur akşam rüzgarının esintisi,
Silent and so quiet were the woods on the eve of that night.
O gecenin arifesinde orman sessiz ve sakindi.
Don't know why I stayed there for so long.
Burada neden çok uzun kaldığımı bilmiyorum.
So long that I could hear, hear that voice.
O kadar uzun ki duyabildim, duyabildim o sesi.
The whisper we all avoid, sound from within.
Hepimizin kaçındığı o vesvese, içten gelen ses.
The quiet truth!
Sessiz gerçek!

I felt my blood slowly turning cold, turning cold from waiting.
Kanımın yavaş yavaş donduğunu hissettim, beklemekten donduğunu.
Hours I spent there awaiting!
Orada bekleyerek geçirdiğim saatlerde.
Hoping for someone to come, to silent the voice that felt like thunder.
Umarak birilerinin gelmesini, susturması için gök gürültüsü gibi sesleri.

Evael is the light, the white light.
Evael ışıktır, beyaz ışık.
In the chill of my world she's the one.
Benim soğuk dünyamın yeganesi o.
She brings the butterflies, pure light.
Kelebekleri getirendir o, saf ışık.
When ever she comes by the darkness steps aside.
Ne zaman gelse o, çekilir karanlık bir kenara.

But I felt my blood turning cold, hours I spent there awaiting.
Fakat orada bekleyerek geçirdiğim saatlerde kanımın donduğunu hissettim.
Watching the light fading!
Işığın sönüşünü izleyerek!

Woods:
"You're losing the sunsets, you'll never get them back.
The days you spend in loneliness are seconds in shades of black"

Orman:
"Gün batımlarını kaybediyorsun sen, alamayacaksın asla geri .
Yalnız geçirdiğin günler karanın tonlarında birer saniyeler."

Winter was cold, sut summer's even colder.
Kış soğuktu ama yaz daha da soğuk.
Nights have been longer, they have made me much older.
Geceler uzadı, yaşlandırdılar beni daha da.

Woods:
"You're losing the sunsets, you'll never get them back.
The days you spend in loneliness are years in shades of black"

Orman:
"Gün batımlarını kaybediyorsun sen, alamayacaksın asla geri .
Yalnız geçirdiğin günler karanın tonlarında birer seneler."

Years pass but time has stopped on me?
Seneler geçti ancak zaman bende durdu mu?
Morning always arises with vaster pain, and then it is sunset again.
Yükselir sabah her zaman daha büyük bir acıyla ve sonra gün batar yeniden.

Woods:
"We weep the winds for your loneliness,
choir of broken dreams for the love you had.
But now she walks forever lost in gray and woe.
She's not forgiven, she's the one for Winter to own!

Not yours, old man...
Never again!

She's the one for Winter to own.
She's the one for Winter to own.

She's the one!"

Orman:
"Bizler gözyaşı gibi rüzgarı akıtıyoruz senin yalnızlığına,
Sahip olduğun aşkın için kırgın düşler korosu.
Ama şimdi o sonsuza dek grilik ve kederde kaybolmak için yürüdü.
O bağışlanmadı, kışa ait olması gereken yegane kişi o!

Senin değil, koca adam...
Bir daha asla!

Kışa ait olması gereken yegane kişi o!
Kışa ait olması gereken yegane kişi o!

Yegane o!


II. Plague of Butterflies

Silent people walking by!
Yürüyen sessiz insanlar!

They are leaving again,
someone is leaving.
They don't seem to be well,
quiet death on their faces.

Terk ediyorlar tekrar,
gidiyor birisi.
İyi görünmüyorlar,
sessiz ölüm onların yüzlerinde.

Buried a few of them today,
the children and the old by the road.
I could give them shelter
but they decide to go.

Gömdüm bugün birkaçını,
yol kenarına çocukları ve yaşlıları.
Onlara barınak verebilirdim
ama gitmeyi tercih ettiler.

Village is empty.
Dead, cold, empty!

Köy boş.
Ölü, soğuk, boş!

Only frozen bodies greet my arrival.
Tortured by the plague, a ghost town.

Karşıladı yalnızca donmuş bedenler beni.
Salgından mahvolmuş, bir hayalet şehir.

But her face I could not find,
I searched for her in the woods again.
I kept a light on my window for anyone to come.

Ama bulamadığım o yüzü,
Aradım ormanda onu yeniden.
Pencereme bir ışık koydum birileri gelir diye.

But when even the trail of dead ended by the road,
I gave up waiting and hoping.

Ancak ölülerin izi yol kenarında sona erdiğinde
vazgeçtim beklemekten ve umut etmekten.

In this kingdom of my loneliness,
on this throne of my thoughts!

Kendi yalnızlığımın krallığında,
düşüncelerimin tahtında!

Maybe I'm the old one
sheltered by these woods,
and when I lay my body to rest
I watch the ballet of shadows.

Belki ben yaşlı biriydim
bu orman tarafından korunan,
ve ben ne zaman dinlenmek için uzansam
gölgelerin dansını izlerim.

Dancing through
the flame of a candle
taking me to sleep.

Bir mumun alevindeki dans
benim uykumu getiren.

But the night trembled my heart,
for black wings moved upon me.

Ama gece kalbimi ürpertti,
siyah kanatlar üzerime geldiği için.

Hoping for my time to come,
I closed my eyes and took
a deep breath.

Umarak zamanımın geldiğini, gözlerimi kapadım ve derin bir nefes aldım.

But like every night before
death did not come.

Ancak her gece olduğu gibi
ölüm gelmedi.

The wings they moved and danced
as a butterfly kept dancing,
dancing around my candle.

Hareket ettikleri ve dans ettikleri kanatlar
bir kelebek dans etmeye devam ederken,
benim mumumun etrafında dans ederken.

But why are you here
when Evael is lost still?
But why are you here
when Evael is lost still?

Ama sen neden buradasın
Evael hala kayıpken?
Ama sen neden buradasın
Evael hala kayıpken?

The morning came with its cold caress,
I curse your light for waking me again.
The candle burnt down and the burnt wings beside,
is this a sign of Evael, I arise.

Geldi sabah soğuk okşamasıyla,
Beni tekrar uyandıran ışığınla lanetlendim.
Bitmiş mum ve yanında yanmış kanatlar,
Evael'den bir işaret mi, ayağa kalktım.

I opened my window painted by thick ice,
took a deep breath and whispered
her name in the air.

Açtım kalın buzla boyanan penceremi,
derin bir nefes aldım ve fısıldadım
havaya onun ismini.

The freezing summer burned my lungs again
as I walked through the snow.
Looked deeper into the woods,
and the trees waved their heads in sorrow.

Donan yaz ciğerlerimi yaktı yine
karların içinde yürümüş gibi.
Ormana derin derin baktım,
ve ağaçlar başlarını kederden eğdi.


III. Evael 10:00

Cold, so cold is this air that the night brought.
Silent, too quiet are the woods in the eve of this night.

Soğuk, çok soğuk gecenin getirdiği bu hava.
Sessiz, çok sakin bu gecenin arifesinde orman.

Once again I lit the candle on my window
and waited for the sleep.

Bir kez daha penceremin önüne yaktım mumu
ve bekledim uykuyu.

Evael, my dream has been so alive,
and this plague has cleansed this world for us.
So please release me now!

Evael, rüyalarım çok gerçekti,
ve bu salgın dünyayı bizim için temizledi.
Öyleyse lütfen artık beni bırak!

Dream:
"Sink deeper to your loneliness
and you will lead her to your grave.
She's lost in gloomy light,
still trying to hold her flame.

Rüya:
"Bat daha da kendi yalnızlığına
ve getireceksin onu senin kendi mezarına.
O kayboldu kasvetli ışıkta,
taşımaya çalışırken onun alevini hala.

You're losing the sunsets
and you'll never get them back.
This life you spend in loneliness
is forever in shades of black.

Kaybettin gün batımlarını
ve getiremeyeceksin geri onları.
Yalnızlıkla harcadığın bu hayat,
sonsuzluktu karanın tonlarında.

Wake up, old man,
and let it go."

Uyan, koca adam,
ve bırak gitsin."

Was it a weak sound on my door that woke me up,
or the trees sheltering me from the night?

Beni uyandıran kapımdan gelen bu zayıf ses mi,
ya da ağaçların geceden koruması mı beni?

I kept my eyes closed
but still felt the light,
and the room was filled by butterflies.

Tuttum gözlerimi kapalı
ama hala hissediyordum ışığı,
ve oda kelebeklerle doldu.

I rose with my heart beating,
for the weak hope of the midnight's hour I prayed,
and opened my door to the Winter night.

Kalp atışımla ayaklandım,
dua ettiğim gece yarısı saatinin zayıf umudu için,
ve açtım kapımı kış gecesine.

And she fell,
she fell to my arms.
In tears I carried her
and laid her down to sleep.

Ve o düştü,
düştü benim kollarıma.
Gözyaşları içinde taşıdım onu
ve yatırdım uykuya.

Her eyes frozen from the thousand nights.
Alone she trembled and whispered:

Gözleri binlerce geceden dolayı donmuş.
Kimsesiz, titredi ve fısıldadı:

"I was lost in the woods
and the trees kept me away from you.
For I brought the plague with them,
with the butterflies."

"Kaybolmuştum ormanda
ve tuttu ağaçlar seni benden uzakta.
Çünkü getirdim vebayı onlarla birlikte,
kelebeklerle birlikte."

Hush now and let it go,
close your eyes now
and we drift away.

Sus şimdi ve bırak gitsin,
kapa gözlerini şimdi
ve uzaklaşalım.

Together away from the pain,
deep in this sheltering night
to a forgiving dream.

Birlikte, acıdan uzağa,
bu korunan gecenin derinliğine
bağışlayıcı rüyaya.

Until one minute past midnight,
the room was filled only with butterflies.

Gece yarısını bir dakika geçene kadar
Doldu oda sadece kelebeklerle.

Çeviri: Teymiye Oyanık
© 2003-2024 www.alternatifim.com/ Her Hakkı Saklıdır.