I'm alone
Yalnızım
Sitting with my broken glass
Kırık gözlüğümle oturuyorum
My four walls
Dört duvarım arasında
Follow me through my past
Geçmişime bak, takip et beni
I was on a Paris train
Paris trenindeydim
I emerged in London rain
Londra yağmurundan çıkmıştım
And you were waiting here
Ve sen beni orda bekliyordun
Swimming through apologies
Pişmanlıklar içinde yüzerken
I remember searching for the perfect words
Kusursuz kelimeleri aradığımı hatırlıyorum
I was hoping you might change your mind
Fikrini değiştirebileceğini ummuştum
I remember a soldier sleeping next to me
Bir asker hatırlıyorum, uykulu
Riding on The Metro
Metro'da giderken
I was smiling as you took my hand
Gülümsüyordum, elimi tuttuğundaki gibi
So removed
Sonra elini çektin
We spoke in France
Fransa'da konuştuk
[Minutes] passed with shallow words
[Dakikalar] sığ kelimelerle geçti
Years have passed and still the hurt
Yıllar geçti ve hala acı
[Minutes] passed with shallow words
[Dakikalar] sığ kelimelerle geçti
Years have passed and still the hurt
Yıllar geçti ve hala acı
I can see you now
Seni şimdi görebiliyorum
Smiling as you pulled away
Gülüşüm, çekip gittiğindeki gibi
Sorry
Üzgünüm
I remember the letter wrinkled in my hand
Elimdeki buruşmuş mektubu hatırlıyorum
"I'll love you always" filled my eyes
"Seni daima seveceğim" gözlerimi doldurmuştu
I remember the night we walked along the Seine
Seine boyunca yürüdüğümüz geceyi hatırlıyorum
Riding on The Metro
Metro'da giderken
I remember a feeling coming over me
İçime düşen hissi hatırlıyorum
The soldier turned, then looked away
Asker döndü, sonra uzağa baktı
[Thank] you for loving me
[Teşekkürler] beni sevdiğin için
Riding on The Metro
Metro'da giderken
ahhh
ahhhhhhh