I never trust a narcissist
Bir narsisiste asla güvenmem
But they love me
Ama onlar beni seviyorlar
So I play 'em like a violin
Ben de onları bir keman gibi çalıyorum
And I make it look oh-so-easy
Ve ben çok kolay görünmesini sağlıyorum
'Cause for every lie I tell them
Çünkü her yalan için onlara söylüyorum
They tell me three
Bana üçünü söylediler
This is how the world works
İşte bu dünyanın nasıl yürüdüğü
Now all he thinks about is me
Şimdi onun tek düşündüğü şey benim
I can feel the flames on my skin
Alevleri cildimde hissedebilirim
Crimson red paint on my lips
Koyu kırmızı renk dudaklarımda
If a man talks shit, then I owe him nothing
Eğer bir adam saçma konuşursa, ona bir şey borçlu değilim
I don't regret it one bit, 'cause he had it coming
Birazcık bile pişman değilim, çünkü o gelmesini sağladı
They say I did something bad, ah
Onlar kötü bir şey yaptığımı söylüyorlar, ah
Then why's it feel so good?
Öyleyse neden bu kadar iyi hissettiriyor?
They say I did something bad, ah
Onlar kötü bir şey yaptığımı söylüyorlar, ah
But why's it feel so good?
Ama neden bu kadar iyi hissettiriyor?
Most fun I ever had, ah
Şimdiye kadar yaşadığım en eğlenceli şey, ah
And I'd do it over and over and over again if I could
Ve eğer yapabilseydim bunu ve yaparım
It just felt so good, good
Bu sadece çok güzel hissettirdi, güzel
I never trust a playboy
Bir playboy'a asla güvenmem
But they love me
Ama onlar beni seviyorlar
So I fly 'em all around the world
Öyleyse ben de onlarla dünyanın her yerine uçuyorum
And I let them think they saved me
Ve onların beni kurtardığını düşünmelerine izin verdim
They never see it cominOnlar asla görmezler
What I do next
Daha sonra ne yapacağımı
This is how the world works
İşte bu dünyanın nasıl yürüdüğü
You gotta leave before you get left
Gitmeden önce gitmelisin
I can feel the flames on my skin
Alevleri cildimde hissedebilirim
He says, "Don't throw away a good thing"
"İyi bir şeyi atma" diyor
But if he drops my name, then I owe him nothin
Ama eğer benim adımı atarsa, ona bir şey borçlu değilim
And if he spends my change, then he had it comin
Ve eğer benim değişimimi harcıyorsa, o zaman o gelmesini sağladı
They say I did something bad, ah
Onlar kötü bir şey yaptığımı söylüyorlar, ah
Then why's it feel so good?
Öyleyse neden bu kadar iyi hissettiriyor?
They say I did something bad, ah
Onlar kötü bir şey yaptığımı söylüyorlar, ah
But why's it feel so good?
Ama neden bu kadar iyi hissettiriyor?
Most fun I ever had, ah
Şimdiye kadar yaşadığım en eğlenceli şey, ah
And I'd do it over and over and over again if I could
Ve eğer yapabilseydim bunu ve yaparım
It just felt so good, good
Bu sadece çok güzel hissettirdi, güzel
It just felt so good
Bu sadece çok güzel hissettirdi
They're burning all the witches, even if you aren't one
Bütün cadıları yakıyorlar, o sen değilsen bile
They got their pitchforks and proof
Onların dirgenleri ve kanıtları var
Their receipts and reasons
Makbuzları ve sebepleri
They're burning all the witches, even if you aren't one
Bütün cadıları yakıyorlar, o sen değilsen bile
So light me up (light me up), light me up (light me up)
Öyleyse beni aydınlat (beni aydınlat), beni aydınlat (beni aydınlat)
Light me up, go ahead and light me up (light me up)
Beni aydınlat, devam et ve beni aydınlat (beni aydınlat)
Light me up (light me up), light me up (light me up)
Beni aydınlat (beni aydınlat), beni aydınlat (beni aydınlat)
Light me up (light me up), light me up
Beni aydınlat (beni aydınlat), beni aydınlat
They say I did something bad, ah (Oh)
Onlar kötü bir şey yaptığımı söylüyorlar, ah (Oh)
Then why's it feel so good? (So good)
Öyleyse neden bu kadar iyi hissettiriyor? (Çok iyi)
They say I did something bad, ah
Onlar kötü bir şey yaptığımı söylüyorlar, ah
But why's it feel so good? (Good)
Ama neden bu kadar iyi hissettiriyor? (İyi)
Most fun I ever had (Most fun I ever had)
Şimdiye kadar yaşadığım en eğlenceli şey (Şimdiye kadar yaşadığım en eğlenceli şey)
And I'd do it over and over and over again if I could
Ve eğer yapabilseydim bunu ve yaparım
It just felt so good, good
Bu sadece çok güzel hissettirdi, güzel
Oh, you say I did something bad
Oh, kötü bir şey yaptığımı söylüyorsun
(You say I did something bad)
(Kötü bir şey yaptığımı söylüyorsun)
Then why's it feel so good, good?
Öyleyse neden bu kadar iyi hissettiriyor, iyi?
So bad, why's it feel so good?
Çok kötü, neden bu kadar iyi hissettiriyor?
Why's it feel, why's it feel so good? (Bad)
Neden bu kadar, neden bu kadar iyi hissettiriyor? (Kötü)
It just felt so good, good
Bu sadece çok güzel hissettirdi, güzel