I bet you thought your life would change but you're sat on a train again
İdda ederim ki hayatının değişeceğini düşündün ama yüne trende oturdun
Your memories are sceneries for things you said but never really meant
Anıların söylediğin ama asla demek istemediğin şeylerin sahneleri
You build it to a high to say goodbye
because you're not the same as them
Hoşçakal demek için onu yüksek bir seviyeye getirdin (kafsasını) çünkü onlar gibi değilsin
But your death it won't happen to you; it happens to your family and your friends
Ama ölümün o sana olmayacak: o ailene ve arkadaşlarına olacak
I pretend
Taklit ediyorum
And I always wanna die, sometimes
Ve ben her zaman ölmek istiyorum, bazen
I always wanna die sometimes
Ben her zaman bazen ölmek istiyorum
You win, you lose, you sing the blues
Kazanırsın, kaybedersin, blues söylersin
There's no point in buying concrete shoes
Beton ayakkabı almanın hiçbir mantığı yok
I'll refuse
Reddedeceğim
And I always wanna die, sometimes
Ve ben her zaman ölmek istiyorum, bazen
I always wanna die sometimes
Ben her zaman bazen ölmek istiyorum
I always wanna die
Her zaman ölmek istiyorum
Am I me through geography?
Coğrafyada mıyım?
A face collapsed through entropy
Entropi boyunca çökmüş bir yüz
I can hardly speak
Zar zor konuşabiliyorum
And when I try it's nothing but a squeak
Ve denediğimde gıcırtıdan başka bir şey yok
On the video
Videoda
Living room for small
Küçük oturma odası
If you can't survive; just try
Eğer hayatta kalamıyorsan; sadece dene