Your will changes everyday
-günden güne değişeceksin
It's a road you've come upon
-bu, bir yol yürüdüğün
I can't help you if you want to
-istesen de sana yardım edemem
Down here nothing gets a chance
-burada (aşağıda) hiç şansın yok
It's a threat that's real enough
-bu, yeterince gerçekçi bir tehdit
We can burn this bridge or stay here
-bu, köprüyü yakabiliriz ya da burada kalırız
It's a breeze everlasting like time
-bu, tıpkı zaman gibi sonsuz bir rüzgar
Making so sure that
-emin ol ki
I can return just to see it from your side again
-onu, yeniden senin yanında görmek için geri dönebilirim
Always never seems to work
-her zaman işe yaramıyormuş gibi görünüyor
It's a word you never learned
-bu, anlamını hiç anlayamadığın bir söz
I don't really see a way clear
-gerçekten apaçık(güzel) bir yol görmüyorum
It's a sea ever churning in tides
-bu, gel-gitlerle çalkanan bir deniz
In the sureness of time
-zamanın kesinsizliğinde(bilinmezliğinde)
And our words will repeat now forever again
-sözlerimiz tekrarlanıp duracak sürekli
Well this might take a while to figure out
-anlayabilmek için biraz daha zamana ihtiyaç var
So don't you rush it
-acele etme
And hold your head up high right through the doubt
-şimdi kaldır başını, şüphelerden gerçeklere
'Cause it's just a matter of time
-bu sadece an meselsi
You've been running so fast
-çok hızlı koşuyordun
It's the seven day mile
-bu 7 günlük yolu
Has you torn in-between here and running away
-arada kalıp ezildin(parçalandın) ve şimdi kaçıyorsun
I don't have a choice in this
-bu konuda başka seçeneğim yok
It's a road I've come upon
-bu, bir yol yürüdüğüm
You can join us if you want to
-istersen bize katılabilirsin
Always never seems to work
-her zaman işe yaramıyormuş gibi görünüyor
It's a word we never learned
-bu, anlamını hiç anlayamadığımız bir söz
Time will be the judge of all here
-zaman herşeyin yargıcı olacak
This might take a while to figure out now
-anlayabilmek için biraz daha zamana ihtiyaç var
So don't you rush it
-acele etme
And hold you're head up high
-şimdi kaldır başını
Right through the doubt now
-şüphelerden gerçeklere
'Cause its just a matter of time
-çünkü bu sadece an meselesi
You've been running so fast
-çok hızlı koşuyordun
It's the seven day mile
-bu, 7 günlük yolu
Has you torn in-between here and running away
-arada kalıp ezildin(parçalandın) ve şimdi kaçıyorsun
It's line you've been wanting
-bu, eksik olduğun bir nokta(konu)
It's your time
-bu, senin vaktin
It's the seven day mile
-bu, sadece 7 günlük yol
Has you torn in-between here and never again
-arada kalıp ezildin(parçalandın) ve bu tekrar olmayacak
Never again
-asla tekrarlanmayacak
And down here nothing gets chance
-burada, hiç şansın yok
It's a world too big for us
-bu, çok büyük bir dünya ikimiz içinde
Time will be the judge of all here
-zaman herşeyin yargıcı olacak
This might take a while to figure out now
-anlayabilmek için biraz daha zamana ihtiyaç var
So don't you rush it
-acele etme
And hold you're head up high
-şimdi kaldır başını
Right through the doubt now
-şüphelerden gerçeklere
'Cause its just a matter of time
-çünkü bu sadece an meselesi
You've been running so fast
-çok hızlı koşuyordun
It's the seven day mile
-bu, 7 günlük bir yol
Has you torn in-between yeah and never again
-arada kalıp ezildin(parçalandın) ve bu tekrar olmayacak
Never again
-asla tekrarlanmayacak