I can still remember
When your city smelt exciting
-Şehrinin heyecan koktuğu zamanları hala hatırlayabiliyorum
I still get a whiff
Of that aroma now and then
-Hala zaman zaman o koku burnuma geliyor
Burglary and fireworks
-Hırsızlık ve havai fişekler
The skies they were alighting
-Gökler ışıl ışıldı
Accidents and toffee drops
-Kazalar, karamela şekerleri
And thinking on the train
-Ve trende düşüncelere dalardık
Oh, he was young, in the frost
-Toydu, hayal kırıklıkları içinde
No regard for the cost
Of saying his feelings
In the moment they were felt
-İkisi de hissediyorken, duygularını dile getirmesinin hiçbir önemi yoktu
And if he was calm like you
-Ve eğer senin kadar gamsız olabilseydi
Locked up inside of your loops
Then he'd know for well
That all he had to say was
All he had to say was goodbye
-Biliyordu ki, düğümlerine sıkışıp kalmışken, tek söyleyeceği şey, tek söyleyeceği şey ''hoşçakal'' olurdu
Summertime made promises
-Yaz zamanı sözler verildi
It knew it couldn't keep
-Biliyordu ki, hiçbiri tutulmacayaktı
The fairytale was climbing up
A mountain far too steep
-Perimasalı, çok dik bir dağa tırmanıyordu
Colouring the pictures
With your loyal hand
-Vefalı elinle, resimleri boyuyordun
Now I am craving heartbreak
While you're making your demands
-Sen isteklerini dile getirirken bende şimdi acı çekmeyi arzuluyorum
Oh, he was young, in the frost
-Toydu, hayal kırıklıkları içinde
No regard for the cost
Of saying his feelings
In the moment they were felt
-İkisi de hissediyorken, duygularını dile getirmesinin hiçbir önemi yoktu
And if he was calm like you
-Ve eğer senin kadar gamsız olabilseydi
Locked up inside of your loops
Then he'd know for well
That all he had to say was
All he had to say was goodbye
-Biliyordu ki, düğümlerine sıkışıp kalmışken, tek söyleyeceği şey, tek söyleyeceği şey ''hoşçakal'' olurdu
If he was calm like you
-Ve eğer senin kadar gamsız olabilseydi
Locked up inside of your loops
Then he'd know for well
That all he had to say was
All he had to say was goodbye
-Biliyordu ki, düğümlerine sıkışıp kalmışken, tek söyleyeceği şey, tek söyleyeceği şey ''hoşçakal'' olurdu