It's not the words you say, but how you say it
I saved a picture where your hair was braided
They found your wallet in the cemetery
You told your daughter she was ordinary
Olay söylediğin kelimeler değil, onları nasıl söylediğin
Saçının örülü olduğu resmi sakladım
Cüzdanını mezarlıkta buldular
Kızına sıradan olduğunu söyledin
You hate the name Junior
Your husband loved his computers
Your mother never was one
The eldest of seven children
Junior isminden nefret ediyorsun
Kocan bilgisayarlarını sevdi
Annen asla tek olmadı
Yedi çocuğun en büyüğü
If you don't have it, then you'll never give it
And I don't blame you for the way you livinThe little boy was born in February
You couldn't sober up to hold a baby
Eğer sahip değilsen, o zaman asla veremezsin
Ve seni yaşama şeklin yüzünden suçlamıyorum
Şubat ayında doğan küçük oğlan
Bebek tutmak için ayık olamadın
You hate the name Donna
You love to judge strangers' karma
We drove from New Jersey
The trucks always made you worry
Donna adından nefret ediyorsun
Yabancıların karmasını yargılamayı seviyorsun
New Jersey'den sürdük
Kamyonlar her zaman seni endişelendirdi
Hold my hand now, time to
Go to bed, it's way too late
Elimi tut şimdi, zamanı geldi
Yatağa gitmenin, çok geç oldu
You hate the name Donna
You love to judge strangers' karma
We drove from New Jersey
The trucks always made you worry
We raised a saint daughter
You love to judge strangers' karma
You're praying for a funeral
You sang it like Hallelujah
Donna adından nefret ediyorsun
Yabancıların karmasını yargılamayı seviyorsun
New Jersey'den sürdük
Kamyonlar her zaman seni endişelendirdi
Bir aziz kız büyüttük
Yabancıların karmasını yargılamayı seviyorsun
Bir cenaze töreni için dua ediyorsun
Şükreder gibi şarkı söylüyorsun
You sang it like Hallelujah
You sang it like Hallelujah
You sang it like Hallelujah
You sang it like Hallelujah
Şükreder gibi şarkı söylüyorsun
Şükreder gibi şarkı söylüyorsun
Şükreder gibi şarkı söylüyorsun
Şükreder gibi şarkı söylüyorsun