Patience, test my patience.
Sabır, sabrımı sına.
If I made it too hard for you maybe you should've changed it.
Eğer senin için çok zorlaştırmış olsaydım, belki de değiştirmeliydin.
Say it, you should say it,
Söyle, söylemelisin,
'Cause I'd say I was wrong just to make it fill all the spaces.
Çünkü tüm boşlukları doldurmak için hatalı olduğumu ben söylerdim.
Waiting, always waiting.
Bekleyiş, her zaman bir bekleyiş.
If I gave you control would you say that we could've saved it?
Eğer sana kontrolü vermiş olsaydım bizim onu engelleyebileceğimizi söyler miydin?
I hope you find a way to be yourself someday,
Umarım bir gün kendin olma yolunu bulursun
In weakness or in strength,
Güçsüzlükte ya da dayanıklılıkta
Change can be amazing.
Değişim harika olabilir.
So I pray for the best, I pray for the best for you.
Bu yüzden en iyisini diliyorum, senin için en iyisini diliyorum
I wish you could be honest, I wish you could be honest with me. [x2]
Keşke dürüst olabilseydin, keşke bana karşı dürüst olabilseydin [x2]
Chasing, always chasing dreams.
Peşinde, her zaman hayaller peşinde.
Why'd you stick around, why'd you stay with me?
Neden gitmiyordun? Neden benimle kalıyordun?
Why'd you fake it?
Neden numara yapıyordun?
Hesitation is killing me too.
Tereddüt beni de öldürüyor.
But I couldn't save it, I couldn't save it.
Fakat engelleyemedim, engelleyemedim.
I hope you find a way to be yourself someday,
Umarım bir gün kendin olma yolunu bulursun,
In weakness or in strength,
Güçsüzlükte ya da dayanıklılıkta,
Change can be amazing.
Değişim harika olabilir.
So I pray for the best, I pray for the best for you. [x2]
Bu yüzden en iyisini diliyorum, senin için en iyisini diliyorum [x2]
I wish you could be honest, I wish you could be honest with me. [x4]
Keşke dürüst olabilseydin, keşke bana karşı dürüst olabilseydin [x4]