Vendredi soir, on allume une cigarette
Cuma akşamı bir sigara yakarız
Même les non-fumeurs s'émerveillent des cendres platines
Sigara içmeyenler bile yerleşen gecenin mor fırınında tükenen
Qui se consument dans l'étuve mauve de la nuit qui s'installe
Platin küllerine hayret ederler
Ça s'apprête, les phares luisent, les rues s'époumonent
Hazırlık yapılır, farlar ışık saçar, sokaklar avaz avaz bağırır
La chaleur monte et les corps se renversent
Hararet yükselir ve vücutlar yıkılır
Les verres s'entrechoquent, les pas se resserrent
Camlar çatırdar ve adımlar sıkılaşır
La voie lactée s'esquisse comme une frêle aquarelle
Samanyolu, önemsiz bir suluboya resmi gibi kabataslak çizilir
On rentre du boulot, et on aimerait s'évaporer
İşten döneriz ve buharlaşıp uçmak isterdik
Dans les vapeurs des liqueurs et des images subliminales
Bilinçaltı görüntülerin ve likörlerin buharlarında
Y laisser au fond des pintes, des gobelets rouges en plastique
Oraya ; testilerin, plastikten yapılmış kırmızı fincanların dibine
Le quotidien banal et ennuyeux, des semaines passées à la verticale
Tatsız ve sıkıcı gündelik hayatı,ayakta (çalışarak) geçen haftaları bırak
On va retrouver ceux qui sont cher à nos yeux, à nos âmes
Bizim gözümüzde, ruhumuzda değerli olan şeylere kavuşacağız
Ou découvrir ce qu'on ne connait pas encore
Veya henüz bilmediğimiz şeyleri keşfedeceğiz
On va parler mille langues dans les bars, déchiffrer les lettres d'or
Barlarda binlerce dil konuşacağız,altın harfli mektupları çözeceğiz
Fêter les premières et seconde fois
Birinci ve ikinci defa kutlayacağız
On se presse dans les queues des théâtres et cinéma
Tiyatro ve sinema kuyruklarında acele edeceğiz
Des petites salles sombre et des grands opéras
Küçük karanlık salonlar ve büyük operalar
Panser nos ventres et nos cœurs, se baigner de lueur
Karınlarımıza ve kalplerimize sargı yapacağız ışık banyosu yapacağız
Se rappeler qu'on est vivant, qu'on est pas grand-chose
Hayatta olduğumuzu,önemli bir şey olmadığımızı
Et qu'on s'apprend les uns des autres
Ve birbirimizden öğrendiğimizi hatırlayacağız
Ça file ensuite dans les pubs, ou dans les clubs
Sonra insanlar pub'lara veya kulüplere koşarlar
Quand les bouteilles à petit prix ont été descendue
Ucuz fiyatlı şişelerin dibi bulununca
D'un trait d'un seul, les shots à terre, les mains en l'air
Bir yudumda, tek seferde, kadehler yere eller havaya
Chercher la transe de ceux qui ne pensent plus
Artık düşünmeyenlerini kendinden geçişini aramak
S'abandonner, n'être plus, s'emballer comme s'électrise les BPM
Kendimizi bırakmak,artık olmamak,kalp ritmi coşar gibi heyecanlanmak
Certains prennent des choses pour oser se faire je t'aime
Bazıları 'seni seviyorum' demeye cesaret etmek için bazı şeyler alır
Quand d'autres y parviennent plus simplement c'était dit quoi
Bazıları bunu daha basit şekilde başardığında ne söylenmişti
Pas facile d'y voir bien clair
Bunu net görmek kolay değil
Sur les pistes enfumées par la sueur de ceux qui veulent se plaire
Beğenilmek isteyenlerin teriyle dumana boğulan pistlerde
Pour les plus téméraires, ça finit dans des sofas ou des canapé-lit
En cüretli olanlar için iş, kanepelerde veya yataklı kanepelerde
Des petites chambres de bonne, parfois chez les parents
Küçük güzel odalarda bazen de anne-babaların evinde biter
On y essaye de taire le bruit des corps qui n'y peuvent rien qui se désire
Orada bir şey yapamayan,arzulayan bedenlerin sesleri susturulmaya çalışılır
Mourir d'envie, plonger sa jeunesse, prolonger l'ivresse
Arzudan ölmek, gençliğe dalmak, cumartesi sabahına kadar
Jusqu'au petit matin du samedi
Sarhoşluğu uzatmak
Et à l'heure bleu, quand le ciel se pare de couleurs génétiques
Ve göğün mavi olduğu saatlerde gökyüzü genetik renkleriyle süslenince
On s'égare
Yolumuz kaybederiz
Souvent on défaille devant la possibilité d'un quotidien à deux
Genellikle iki kişilik bir hayatın mümkün olması karşısında baygınlık geçiriyoruz
Comme si demain étant, on assumait plus vraiment
Sanki yarın varmış gibi gerçekten de artık sorumluluk almıyoruz
Certains prennent des croissants, certaines prennent des taxis
Bazıları kruvasanlar alır, bazıları taksiye biner
Mais juste avant, au moins une fois encore
Ama hemen öncesinde en azından bir defa daha
On se drape l'un dans l'autre
Birbirimizi sararız
Çeviren : Ahmet KADI