It was quiet while we walked through Kingston
Biz Kingston'da yürürken sessizdi
Hand in hand, the streetlights led us to where you lived
El ele, sokak lambaları bizi yaşadığın yere götürdü
We were alone (we were alone)
Yalnızdık (yalnızdık)
And all you could say was
Ve söyleyebildiğin tek şey
"All good things must come to an end"
"Bütün güzel şeyler sona ermeli"
You said
Söyledin
The words in my mouth were more alive than I was
Ağzımdaki kelimeler benden daha canlıydı.
I guess I don't belong here
Sanırım buraya ait değilim
I guess I don't belong
Sanırım ait değilim
Why not tie a noose around my neck?
Neden boynumun etrafında bir ilmik bağlamadım?
I'm sure it'd be much more subtle than everything that you said
Eminim söylediğiniz her şeyden çok daha ince olur
I've played your games too many times and I've grown tired
Oyunlarını çok fazla oynadım ve yoruldum
Yeah, I'm tired
Evet yoruldum
So deal with it
Onunla başa çık
Can't sleep, can't think tonight
Uyuyamıyor, bu gece düşünemiyorum
I'm stuck
Sıkıştım
I'm stuck
Sıkıştım
I can't get out of this
Bundan kurtulamam
I can't get out of this
Bundan kurtulamam