Gave you the benefit of the doubt
Sanık olarak şüpheden yeterince faydalandın
Til you showed me what you were about
Nasıl biri olduğunu bana gösterene kadar
Your true colors came out, ooohhh
Gerçek renklerin ortaya çıktı
And your words couldn't hide the scent
Ve kelimelerin parfüm kokusunu saklayamıyor
Cuz the truth about where you've been
Çünkü nerede olduğun hakkındaki gerçek
Is in a fragrance I cant recognize
Tanıyamadığım bu parfümde gizli
Standing there
Orada duruyorsun
Scratching your head
Kafanı kaşıyarak
Blood shot eyes, drunk with regret
Kan çanağı gözlerinle, pişmanlık içinde sarhoşsun
Hanging yourself ten feet over the edge
Sınırın üç metre üstüne kendini asıyorsun
Im done with this
Bununla işim bitti
Feeling like an idiot
Bir ahmak gibi hissediyorum
Loving you, Im over it
Seni sevdiğim için, bunu bitiriyorum
I just don't love you, don't love you no more
Seni sevmiyorum, seni artık sevmiyorum
You, you are so yesterday
Sen, sen dünde kaldın
Never thought you'd lose my love this way
Aşkımı bu şekilde kaybedeceğini hiç düşünmemiştim
Now you come begging me to stay
Şimdi gelip kalmam için yalvarıyorsun
Say, you, you are so yesterday
Dedim ki, sen, sen dünde kaldın
I wont let you rain on my parade
Moralimi bozmana izin vermeyeceğim
Don't wanna hear a thing you say
Söylediğin tek kelimeyi duymak istemiyorum
So Yesterday
Dünde kaldın
(Trey'in kısmı)
Baby whatchu saying to me is
Bebek bana söylediğin
Theres no more you and I
Bundan sonra sen ve ben olmadığı
Couldn't get it right on yesterday
Bunu dün iyi anlayamamıştım
So kiss our tomorrows goodbye
O yüzden yarınlarımıza veda öpücüğü veriyoruz
Baby love should've brought me home
Bebeğim aşk beni eve getirmeliydi
Should've just been a man about it
Buna özen gösteren bir adam olmalıydım
But now im crying like a baby
Ama şimdi bir bebek gibi ağlıyorum
Girl your love is like my blanket
Kızım senin aşkın benim battaniyem gibi
Don't know what to do without it
Onsuz ne yapacağımı bilmiyorum
Standing here, pleading my case
Burada duruyorum, davamı savunmak için
But you don't care to hear what I say
Ama sen dediğimi duymakla ilgilenmiyorsun
Hanging yourself ten feet over the edge, oh no babe
Kendimi sınırdan üç metre yukarı asmak, oh hayır bebeğim
My promises don't mean nothing
Sözlerim bir anlam ifade etmiyor
The end is so disgusting
Bu son çok iğrenç
I just don't love you, don't love you no more
Seni sevmiyorum, seni artık sevmiyorum
You, you are so yesterday
Sen, sen dünde kaldın
Never thought you'd lose my love this way
Aşkımı bu şekilde kaybedeceğini hiç düşünmemiştim
Now you come begging me to stay
Şimdi gelip kalmam için yalvarıyorsun
Say, you, you are so yesterday
Dedim ki, sen, sen dünde kaldın
I wont let you rain on my parade
Moralimi bozmana izin vermeyeceğim
Don't wanna hear a thing you say
Söylediğin tek kelimeyi duymak istemiyorum
So Yesterday
Dünde kaldın
And now you wanna reminisce (now I wanna reminisce)
Ve şimdi sen eski günleri konuşmak istiyorsun (şimdi ben eski günleri konuşmak istiyorum)
Say you wanna try again (said I wanna try again)
Tekrar denemek istediğini söylüyorsun ( tekrar denemek istediğimi söyledim)
Started with a little kiss (a kiss, a kiss)
Küçük bir öpücükle başladı (bir öpücük, bir öpücük)
We cant even regret (no no)
Pişman bile değiliz (hayır, hayır)
Now I never wanna see you, never wanna feel you
Şimdi seni görmek istemiyorum asla, seni hissetmek istemiyorum asla
Never wanna hear you
Seni duymak istemiyorum asla
I don't love you, don't need you, cant stand you
Seni sevmiyprum, sana ihtiyacım yok, sana katlanamıyorum
No more…
Daha fazla...
So yesterday
Dünde kaldın
So yesterday
Dünde kaldın
So yesterday
Dünde kaldın