"There's gold, and it's haunting and haunting;
Altın, beni büyülüyor da büyülüyor
It's luring me on as of old;
Eski günlerdeki gibi cezbediyor beni
Yet it isn't the gold that I'm wanting
So much as just finding the gold
Bu kadar istediğim altının kendisi değil
Onu bulmak
It's the great, big, broad land 'way up yonder
İstediğim şey oradaki harika, büyük, geniş yol
It's the forests where silence has lease;
İstediğim sessizliğin kiralandığı ormanlar
It's the beauty that thrills me with wonder
İstediğim beni merakla karışık heyecanlandıran güzellik
It's the stillness that fills me with peace.
İstediğim beni huzurla dolduran durgunluk"
The great, broad land 'way up yonder
yukarıdaki harika, geniş yol
Haunting him as of old
beni eski günlerdeki gibi büyülüyor
Yet, it ain't the gold itself, so much as finding the gold
altını bulmak kadar altını istemesem de
Farewell, White Agony Creek
Elveda, White Agony Deresi
Farewell, the three long years
Elveda, üç uzun yıl
Can't leave behind what's in this sled
Bu kızaktakinden vazgeçemem
Things we lost
Kaybettiklerimiz
The things we couldn't share
Paylaşamadıklarımız
Another rainbow's end
Bir başka gökkuşağının sonu
Another memory
Bir başka hatıra
Fortuna favet fortibus
Şans cesur olanladır
Hold on to all that's dear to you
Sevdiğin her şeye tutun
As the last sled to Dawson finally arrives
Dawson'a giden son kızak nihayet varırken
The stillness that fills him with peace
onu huzurla dolduran durgunluk
The beauty of the wild
tenhanın güzelliği
Rainbow's end with golden dreams
gökkuşağının sonu altın rüyalarla birlikte
Starlit sky and coffee & beans
yıldız ışığındaki gökyüzü ve kahve ile taneleri
Farewell, White Agony Creek
elveda, White Agony Deresi
Farwell, the three spring thaws
elveda, üç bahar çözülmesi
One day I will return to you
bir gün sana geri döneceğim