Let me walk a while alone
Bırak bir süre yalnız yürüyeyim
Among the sacred rocks and stones
Kutsal kayaların ve taşların arasında
Let me look in vain belief
Bırak boş inanca bakayım
Upon the beauty of each leaf
Her bir yaprağın güzelliği üzerinde
There is green in every blade
Her geniş yapraklı birkide yeşil var
The tree tops lean providing shade
Ağaç tepeleri gölgeler sunuyor
Maypoles spin in happy sound
Çiçeklerle süslenmiş bayram direkleri mutlu seslerle dönüyor
All nature's strength around
Tüm doğa kuvvetli
And there's a horse that feels no pain
Ve acı hissetmeyen bir at var
Its iron strength to take the strain
Onun demir gücü soyundan
Children rock it to and fro
Çocuklar onu ileri geri sallıyor
And gaily drink its colour-glow
Ve neşeyle onun kızıl rengini içiyor
Above, the sky, devoid of cloud
Yukarıda, gökyüzü, buluttan yoksun
Thinks not to cast a thunder shroud
Gökgürültüsü olmaycağını düşünüyor
Upon this place so full of joy
Neşeyle dolu olan bu yerin üzerinde
A field of gold of loves employ
Altından bir tarla sevginin iş verdiği
So, why my heavy heart? You say
Öyleyse, neden kalbim hüzünlü? Söyle
When tears would stain
Gözyaşları lekeleyeceğinde
The sights so gay
çok mutlu olan manzaraları
My brother's dreams once here did soar
Erkek kardeşimin rüyaları burada bir keresinde çok yükseklerden uçmuştu
Until he died at the hand
Taki o ölene kadar
Of needless war
Gereksiz bir savaşın ellerinde