Could've been, should've been, one, two, three
Olabilirdi , olmalıydı , bir , iki , üç
But recently something has happened to me
Ama son günlerde bana bir şeyler oldu
Everything always came easily
Her zaman her şey kolay geldi
But today I woke up and felt nothing
Ama bugün uyandım ve bir şey hissetmedim
Could it be finally finding out that
Sonunda bunu bulabilir miyiz
There's absolutely nothing worth shouting about?
Bağırmaya değecek hiç bir şey yok mu ?
Faced with the choice of just losing my voice
Sadece sesimi kaybetme seçeneği ile karşı karşıyayız
I'd rather shut up and say nothing
Doğrusu susacağım ve bir şey demeyeceğim
together
On the outside, we have to stick together
Dışarıda , birbirimize yapışmak zorundayız
On the downside, you just get in the way
Kötü tarafta, yola çıkman yeterli
I see gray skies and I feel a little better
Gri gökyüzünü gördüm ve daha iyi hissettim
I see gray skies ahead and it's fine
Gri gökyüzünü gördüm ve sorun değil
By me, oh...
Benim tarafımdan . oh...
All the right people seem squeaky clean
Bütün doğru insanlar gıcırtılı şekilde temiz gözüküyor
Well, all the right people mean nothing to me
Şey , tüm doğru insanların benim için hiç bir anlamı yok
Cheatin' and creepin' just to stay on track, they'll offer one hand
Hile yapmak ve yolda kalmak için sürünmek, onlar bir elini uzatırlar
And put a knife in your back
Ve sırtına bir bıçak
I noticed that something is terribly wrong
Fark ettim bir şeyler bir aşırı yanlış
When they offer the world
Onlar sana dünyayı sunduğunda
Then they turn, and they're gone
Sonra arkalarını dönüp , ve gittiklerinde
You knew from the start you could never belong
Başlangıçtan beri sana hiç ait olmayacağını bilirsin
You came from the outside, you'll stay on the outside
Sen dışarıdan geldin , dışarıda kalacaksın
Stay on the outside
Dışarıda kalın
People and places just pass me by
İnsan ve yerler beni aşıyor sadece
And if I told you I was sorry
Ve eğer sana üzgün olduğumu söylediysem
I'd be telling a lie
Sana yalan söylemişimdir
Look at me, happy, I'm way outside
Bana bak , mutlu , Benim yolum dışarıda
And I'll be happy as long as I stay here
Ve burada kaldığım sürece mutlu olacağım
Don't you go pushing me, stay right out...
Beni itme , hemen çıkma ...
I'm about to give you something to complain about
Sana şikayet edecek bir şeyler vermek üzereyim
Don't you go pushing me, stay right out...
Beni itme , hemen çıkma ...
Better stay back and do nothing
Geri çekilip bir şey yapmassan iyi edersin
On the outside, we have to stick together
Dışarıda , bir birimize yapışmak zorundayız
On the downside, you just get in the way
Kötü tarafta , yola çıkman yeterli
I see gray skies ahead and I feel a little better
Gri gökyüzünü gördüm ve biraz daha iyi hissettim
I see gray skies ahead and it's fine
Gri gökyüzünü gördüm ve sorun yok
By me, oh...
Benim tarafımdan, oh ...
All the right people seem squeaky clean
Bütün doğru insanlar gıcırtılı şekilde temiz gözüküyor
Well, all the right people mean nothing to me
Şey , tüm iyi insanların benim için bir anlamı yok
Creepin' and cheatin' to stay on track
Offer one hand and put a knife in your back
Hile yapmak ve yolda kalmak için sürünmek, bir elini uzatırlar ve sırtına bir bıçak
Notice that something is terribly wrong
Fark ettim bir şeyler bir aşırı yanlış
When they offer the world
Onlar dünyayı sunduğunda
Then they turn, and they're gone
Sonra arkalarını dönüp , ve gittiklerinde
You knew from the start you could never belong
Başlangıçtan beri sana hiç ait olmayacağını bilirsin
You came from the outside, you'll stay on the outside
Dışarıdan geldin , dışarıda kalacaksın
Live on the outside, welcome aboard
Dışarıda yaşayın , gemiye hoşgeldiniz
We're happy to offer you nothing at all
Size hiçbir şey sunmaktan mutluluk duyuyoruz
This is just entertainment
Bu sadece eğlence
So make no mistake:
Bu yüzden hata yapmayın
If you're looking for answers
Eğer cevap arıyorsanız
You went the wrong way
Yanlış yoldasınız
If you're asking for answers
Eğer cevaplar için soruyorsanız
You're in the wrong place;
Siz yanlış yerdesiniz
There's absolutely nothing worth trying to say
Kesinlikle söylemeye değecek bir şey yok
Just watch where you're walkin' and
Sadece yürürken nereye gittiğinizi izleyin
Who's in your way
Yolunuzda kim var
Step up from the outside
Dışarıya adım at
Stay on the outside
Dışarıda kal