Once a peaceful man laid his old head down by a river,
Bir zamanlar huzurlu bir adam yaşlı kafasını bir nehrin dibine koydu,
Thought about his childhood life, his father and forgiver,
Çocukluk hayatı, babası ve bağışlayıcı hakkında düşündüm,
Couldn't hide away, hide away
Saklanamadı, saklanamadı
He controlled the horses with a hand clap or a whisper,
Atları el çırpma ya da fısıltıyla kontrol etti.
Drink he couldn't combat but he knew he was no sinner,
İçebileceği, dövüşemediğini ama günahkar olmadığını biliyordu.
Couldn't hide away, hide away
Saklanamadı, saklanamadı
He told all his sons of all the antics of adventure,
Tüm oğullarına, maceranın bütün antikalarını anlattı.
Then he told another one who drove himself to drink
Sonra kendini içmeye sürükleyen başka birine söyledi.
Not to hide away, hide away
Saklanmamak, saklanmamak
Better men have realized alone is not a venture,
Daha iyi insanlar tek başlarına fark ettiler, bir girişim değil,
A decent man would realize alone is not a venture,
İyi bir adam tek başına bir girişim olmadığını anlardı.
Just to hide away, hide away
Sadece saklanmak, saklanmak
He told all his sons of all the antics of adventure,
Tüm oğullarına, maceranın bütün antikalarını anlattı.
Then he told another one who drove himself to drink
Sonra kendini içmeye sürükleyen başka birine söyledi.
Not to hide away, hide away
Saklanmamak, saklanmamak
Hide away, hide away
Saklan, saklan
Hide away, hide away
Saklan, saklan