City of gold, city of face
Altın şehri, yüz şehri
city of love, city — no base
aşk şehri, şehir – temeli olmayan
city undone, city low play
çözülmemiş şehir, alçak oynayan şehir
city street-drunk, city turns none away
caddeleri sarhoş şehir, kimseye dönen şehir
And we saw through our Windows
Ve pencerelerimizden içini gördük
every door where the men go
adamların girdiği her kapıyı
She was low cut, she was dumb-faced
O alçak kesimden, aptal suratlydı
a ribbon of lust wherever she lay
uzandığı her yerde bir şehvet pervazı
see her undone, see her freeze-frame
onun çözülüşüne bak, onun donmuş çerçevesine bak
see her drunk li(m)p, see her tease play
onun sarhoş gevşekliğine bak, onun baş belası oynayışına bak
And we watch still as she goes downhill
Ve onun yokuş aşağ gidişini hala izliyorum
City hangs out where the beasts sway
Canavarların sallandığı yerde şehir takılıyor
City's passed out in the hallway
Şehir koridorda göçüyor
Before she fell down what did she say?
O düşmeden önce, ne dedi
"I haven't seen a bird in twenty-three of these days"
Bu günlerin 23'ünde bir kuş görmedim
To say we told her so was no thrill
Ona heyecan olmadığını söyledik
But we don't mind a quiet kill
Ama sessiz bir ölümü umursamadık