These are the days we're making up as we go
Giderken telafi ettiğimiz günler bunlar
we drift through the hollows to find the old road
eski yolu bulmak için boşluklara sürükleniyoruz
don't remember days of your sorrow,
üzüntünün günlerini hatırlama
remember when you heard the call
çağrıyı duyduğun zamanı hatırla
carry today & tomorrow,
bugünü ve yarını taşı
and rightly count the who's and whens
ve dürüstçe olanları ve zamanları say
Some people say money, and others say plans
Bazı insanlar para der ve diğerleri planlar der
but I'm hungry for freedom that never changes hands
ama ben, asla ellerini değiştirmeyen özgürlüğe açım
spring, summer and autumn leave me restless
ilkbahar, yaz ve sonbahar beni huzursuz bırakıyor
will winter bring its peace to man?
Peki kış, bu adama huzur getirecek mi
But hidden in time there is a constant
Ama sürekliliğin olduğu zamanda saklı
if we can only enter in
eğer sadece içeri girebilirsek
I've been to your house once
Bir zamanlar senin evinde bulunmuştum
the doors were tall & wide
kapılar uzun ve açıktı
so I was surprised when it was warm inside
bu yüzden, içerinin sıcak olmasına şaşırdım
Take me to a room I can lay down in
Uzanabileceğim bir odaya al beni
and let me hear the songs they sing
ve onların söylediği şarkyı duymama izin ver
or quiet my mind — let me hear softly
ya da aklımın sessizliğine, usulca duymama izin ver
the simple song you're whispering
senin fısıldadığın basit şarkıyı