Only you know me
(Sadece sen beni tanıyorsun)
The way you know me
(Beni tanıdığın şekilde)
Only you forgive me
(Sadece sen beni affediyorsun)
When I'm sorry
(Ben üzgünken)
Need you when I'm broken
(İhtiyacım var sana, kırıldığımda,)
When I'm fixed
(Sağlamken)
Need you when I'm well
(İhtiyacım var sana, iyiyken)
And when I'm sick
(Hastayken)
Friends that I rely on
(Güvendiğim arkadaşlar)
Don't come through
(Gelmiyorlar)
They run like the river
(Nehir gibi akıyorlar)
But not you
(Ama sen bunu yapmıyorsun)
Can't see when I'm falling
(Düşerken göremiyorum)
Losing myself
(Kendimi kaybediyorum)
But then I hear you calling
(Ama sonra senin çağırdığını duyuyorum)
There you are
(İşte oradasın)
There you are
(İşte oradasın)
You're there with open arms
(Kollarını açmış oradasın)
There you are
(İşte oradasın)
There you are
(İşte oradasın)
And I run
(Ve ben koşuyorum)
Whispers in the background
(Arkaplanda fısıltılar)
Behind closed doors
(Kapalı kapılar ardında)
I got myself in a mess and
(Kendimi bir kargaşaya soktum)
Without you I'm in more
(Sensiz daha da içindeyim)
Oh, I'm a little drunk now
(Oh, şimdi biraz sarhoşum)
That's why I went to war
(Savaşı başlatma nedenim bu)
Oh yeah, you are my sober
(Oh evet, sen benim ayık olanımsın)
When I'm on the floor
(Ben yerdeyken)
Can't see when I'm falling
(Düşerken göremiyorum)
Losing myself
(Kendimi kaybediyorum)
But then I hear you calling
(Ama sonra senin çağırdığını duyuyorum)
There you are
(İşte oradasın)
There you are
(İşte oradasın)
You're there with open arms
(Kollarını açmış oradasın)
There you are
(İşte oradasın)
There you are
(İşte oradasın)
And I run
(Ve ben koşuyorum)
Only you know me the way you know me
(Sadece sen beni tanıyorsun, beni tanıdığın şekilde)
Only you forgive me when I'm sorry
(Sadece sen beni affediyorsun, ben üzgünken)
Even when I messed it up
(Mahvetsem bile)
There you are
(İşte oradasın)
Need you when I'm hot
(İhtiyacım var sana, sıcakken)
And when I'm cold
(Ve soğukken)
Need you when I'm young
(İhtiyacım var sana, gençken)
When I'm old
(Ve yaşlıyken)
You won't be far
(Uzakta olmayacaksın)
There you are
(İşte oradasın)
There you are
(İşte oradasın)
You're there with open arms
(Kollarını açmış oradasın)
There you are
(İşte oradasın)
There you are
(İşte oradasın)
And I run
(Ve ben koşuyorum)
Only you know me the way you know me
(Sadece sen beni tanıyorsun, beni tanıdığın şekilde)
Only you forgive me when I'm sorry
(Sadece sen beni affediyorsun, ben üzgünken)
Even when I messed it up
(Mahvetsem bile)
There you are
(İşte oradasın)
(Need you when I'm, need you when I'm)
(Sana ihtiyacım var, sana ihtiyacım var)
(Need you when I'm, need you when I'm)
(Sana ihtiyacım var, sana ihtiyacım var)
When you're caught in the crowds
(Kalabalığa yakalandığında)
When you're up in the clouds
(Bulutlarda olduğunda)
When you're caught in the crowds
(Kalabalığa yakalandığında)
When you're up in the clouds
(Bulutlarda olduğunda)
There you are
(İşte oradasın)