On gravit des sommets dans nos vies, dans nos cœurs,
Tırmanıyoruz hayatımızdaki, içimizdeki zirvelere
Cet amour infini mélangé de douleur,
Acıyla karışık bu sonsuz aşk
Le partage et l'instant du bonheur,
Kendimizi onurlandırıyor gibi
Qu'on garde ancré en soi comme pour lui rendre honneur.
içimizde demir atmış halde sakladığımız mutluluk anı ve paylaşılması
Je gravis la montagne, comme je gravis ma vie,
Dağa tırmanıyorum, hayata tırmandığım gibi
Tous ces regards croisés, si les ai compris
Bütün bu yan bakışlar, evet onları anlıyorum
J'ai pourtant vu mille fois, et suis encore surprise
Bununla birlikte bin defa gördüm ve hâlâ
De la beauté des êtres qui m'ont fait lâcher prise.
Bırakıp gitmeme neden olanların güzelliğinden dolayı şaşkınım
C'est la beauté sans mot qui transforme un instant,
Bir anı değiştiren (söylenecek) sözün olmadığı bir güzellik bu
A genoux dans la glace, laissant faire ce qui doit,
Aynada diz çökmüş,gerekeni yapmaya izin vererek
Je garde en moi le chaud, la saveur du présent
Sıcaklığı,şu zamanın tadını,sizin ve benim olduğum
De ces moments de grâce qui fut vous qui fut moi.
Bu anların tadını içimde saklıyorum
Ils vivent leur ascension, grimpent et bravent leur peur,
Onlar yükseliyorlar,tırmanıyorlar ve korkularına meydan okuyorlar
Il n'y a nulle prison que celle qu'on se créé au cœur,
Kalbimizde oluşturduğumuz hapisanden başka hiç hapisane yok
Je prends note et leçon dans ses vives lueurs.
Parlak ışıltılarında not alıyor ve öğreniyorum
La lune, leurs regards, ne pas mourir avant l'heure.
Ay'ı,onların bakışlarını ve zamanından önce ölmemeyi
Je garde précieusement l'expérience dans ma chair,
Tecrübeyi büyük bir dikkatle bedenimde saklıyorum
Revenir au quotidien lui non plus ordinaire,
Günlük hayata dönmek de olağan değil
Dans les pages d'un bouquin, ces phrases qui me décrivent,
Eski bir kitabın sayfalarında beni tasvir eden bu cümleler
Tout se termine et prend fin, après l'extase la lessive.
Çamaşırı yıkamanın büyük mutluluğundan sonra herşey bitiyor,son buluyor
C'est la beauté sans mot qui transforme un instant,
Bir anı değiştiren (söylenecek) sözün olmadığı bir güzellik bu
A genoux dans la glace, laissant faire ce qui doit,
Aynada diz çökmüş,gerekeni yapmaya izin vererek
Je garde en moi le chaud, la saveur du présent
Sıcaklığı,şu zamanın tadını,sizin ve benim olduğum
De ces moments de grâce qui fut vous qui fut moi.
Bu anların tadını içimde saklıyorum
Encordée dans ma tête jusqu'à mon sac-à-dos,
Kafamın içinden sırt çantama iple bağlanmış
Des petites tempêtes me poussent vers le haut,
Küçük fırtınalar beni yukarı doğru itiyor
Le froid que je respire, je sens que je m'allège,
İçime çektiğim soğuk, hafiflediğimi hissediyorum
Je n'ai rien vu venir les deux pieds dans la neige.
İki ayağım karın içinde,hiçbir şeyin geldiğini görmedim
Depuis c'est plus facile et un pas après l'autre,
Bu daha kolay olduğundan beri peş peşe adımlar
Si je marche tranquille, si je suis quelqu'un d'autre,
Eğer sakin yürürsem, başka birisi olursam
J'aurai toute ma vie laissant faire ce qui doit,
Gerekenin yapılmasına izin vererek bütün hayatım benim olacak
De ce qu'on a gravi qui fut vous qui fut moi.
Tırmandığımız şeydir bu, siz olan, ben olan
C'est la beauté sans mot qui transforme un instant,
Bir anı değiştiren (söylenecek) sözün olmadığı bir güzellik bu
A genoux dans la glace, laissant faire ce qui doit,
Aynada diz çökmüş,gerekeni yapmaya izin vererek
Je garde en moi le chaud, la saveur du présent
Sıcaklığı,şu zamanın tadını,sizin ve benim olduğum
De ces moments de grâce qui fut vous qui fut moi.
Bu anların tadını içimde saklıyorum
C'est la beauté sans mot qui transforme un instant,
Bir anı değiştiren (söylenecek) sözün olmadığı bir güzellik bu
A genoux dans la glace, laissant faire ce qui doit,
Aynada diz çökmüş,gerekeni yapmaya izin vererek
Je garde en moi le chaud, la saveur du présent
Sıcaklığı,şu zamanın tadını,sizin ve benim olduğum
De ces moments de grâce qui fut vous qui fut moi.
Bu anların tadını içimde saklıyorum
Çeviren: Ahmet KADI